Giyin De Çıkalım

1K 66 0
                                    

Kulaklarıma dolan ses, Meriç ile ettiğim dansa fon olunca iyice doluyorum kollarımı boynuna. Bana bakarken en sevdiğim tonuna dönüşüyor çivitleri ve o beynimi bulandıran gülümsemesi ile yaklaştırıyor yüzünü yüzüme..

Ama ters giden bir şeyler var bu dansta. Zihnim açılmaya başladıkça ettiğimiz dansa akşam yatmadan önce giydiğim kuzulu pijamaların eşlik ettiğini fark ediyorum. Meriç Gürbüz karşımda grand tuvalet dururken saçımın başımın dağınık oluşu ve üzerimdeki bu şeylerin varlığı sinirime dokunuyor. Gittikçe garipleşen şey ise kulağıma dolan müzik. Meriç'in burnu burnuma değerken kulağıma gelen ses gerçekten de Galatasaray marşı!

Sevdanın uğruna terk ettim her şeyi
Hayatın anlamı Galatasaray!

Gerçekle kafa kafaya tokuşan aklımın gözlerime verdiği emir ile çat diye aralanıyor göz kapaklarım.

Lanet girsin hepinize!

Aptal rüya! Apta! Aptal!

Sarıldığım yastığı fırlatıp yatakta bağdaş kurdum ve yere düşen mavi güpürlü yastığa kısa bir bakış attım. Bu muydu yani. Yastığın mavi olması, onun aptal beynim trafından Meriç olarak algılanmasına yetmişti yani öyle mi!

Sinirle ayağa kalkıp banyoya yöneldim. Kapıyı kapatmadan yerde duran aptal yastığa bir kez daha baktım. O yastık orada kalacaktı bugün.

Cezalıydı!

Duşta geçen yarım saatin ardından bornozumla birlikte yatağın üzerine oturdum. Dolabım boydan boya karşımda dururken ne giyeceğime bir türlü karar veremiyordum.

Güzel olmalıydım. Alımlı olmalıydım. Ama, Meriç Gürbüz, bak ben senin için hazırlandım, olmamalıydım.

Ama lanet okula hiçbir zaman sağ taraftaki kıyafetleri giyerek gitmediğim için, ne giyersem giyeyim şık olacaktı zaten. Maalesef yan yana biletlerin ikisi de cam kenarı olamıyordu anlayacağınız..

Kalkarken ayağıma takılan yastığa bu sefer sağlam bir tekme atıp geçtim dolabın karşısına.

Gazamız mübarek olsun..

***

Normal saatimden iki saat önce kalkmış olmanın meyvelerini toplayarak tam zamanında hazırlığımı bitiriyorum ve parfümümü sıkarken yıllardır düşündüğüm şeyi aydınlığa kavuşturmuş oluyorum. Meğersem ben ölü kefal gibi ortada dolanırken disko topu gibi parlayan kızların sırrı da buymuş.

İlk önce onlar gibi olduğumu düşünüp sızlanacakken gizemli bir komutan edasıyla süzüyorum kendimi ve o meşhur cümleyle rahatlatıyorum. Savaşta ve aşkta diyorum.

Savaşta ve aşkta..

( Sahra medyada)

***

Elimdeki kutunun yere düşmesiyle aralanıyor gözlerim. Uyuyakaldığım rahatsız kanepeden kalkarken ayağım dün geceki şişeye çarpıyor. Hemen kalkamayacağımı anlayınca oturup bir süre bekliyorum. Başımı ellerimin arasına alıp dizime yaslıyorum.

Gözümün önünde dün akşam üzerinden sonrası saniye saniye canlanırken şaha kalkamaya hazırlanan sinir uçlarımı yatıştırmaya çalışıyorum. Zamanı değil. Sinirlenmemem lazım. Kendimi toparlamam lazım. Bir an önce toparlanıp çıkmam lazım.

Kolumdaki saate bakınca her zamanki sıcaklık yayılıyor vücuduma ilk önce. Elim istemsizce kordonuna gidiyor saatin. Sahra taktıktan sonra, yalnızca fotoğrafa bakmak için çıkan saate dokununca onu dokunduğumu düşünüyorum. Saatle olmayacağını anlayınca kalkıyorum yerimden ve duşa yollanıyorum. Biliyorum ki Sahra hanım henüz uykunun huzurlu kollarında, o çirkin yatağında şekilden şekile giriyor..

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin