Kabindeki aynada kendime bakarken neler olduğunu düşünüyorum. Of keşke bir gizli kameram falan olsaydı da Meriç olup bitenleri izleyebilseydi. Ne oldu neden oldu ben hiçbir şey anlamadım ki!
Önce öfke patlaması yaşadı sonra da elimden tutup beni bu odaya soktu. Çıldıracağım gerçekten!
Elimdeki elbiseye bakıyorum bir süre. Sonra böyle bakmakla olmayacağını anlayıp vazgeçiyorum ve üzerimdekileri çıkarıp onu giyiyorum. Pek bana benzemedim ama fena da olmadı.
"Sabaha kadar seni mi bekleyeceğim ben?"
Aslan'ın sabırsız sesini duyduğumda toparlanıp çıkıyorum kabinden. Çıktığımda gözleri vücudumda dolaşıyor yavaş yavaş. Yüzündeki ifadeden iyi olmadığını anlıyorum.
Ama iyi olmayan şeyin elbise mi yoksa içinde bulunduğumuz durum mu olduğunu ne yazık ki anlayamıyorum.
"Ne bu beyaz beyaz gelinlik gibi! Olmadı çıkar."
"Aslan farkındaysan elbiseyi sen seçtin. Bordosu vardı onu deneseydim madem?"
"Fazla iddialı bordosu. Gerek yok. Git değiştir."
Söylene söylene giriyorum kabine. Çok iddialıymış. Hayır gerçekten kayınvalidemle tanışmaya gidiyor olsam büyük problem çıkarırdım ama şu an gerek yok. Deneyelim bakalım seçtiği diğer kombini.
Hazırlanıp çıkıyorum dışarıya ama çıktığım gibi yaygarayı koparması bir oluyor.
"Git çıkar şunu."
"Aslan kendi seçtiğin üstelik kendi çizdiğin kıyafetlere neden böyle davranıyorsun! Bırak ben de inceleyeyim."
"İnceleme Hera inceleme! Kalem etek ne ya!"
Gözlerimi kısıp yeşillerine bakıyorum. Bu tepkiyi neden veriyor acaba? Kıskanmış olabilir mi?
Anasını satayım kafayı sıyıracağım en sonunda!
"Kalem eteğin nesi var Aslan? Ben bayılırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF
Hayran KurguAslan. Seninle gelmemi ister misin?" Sorduğum soru yüzünde belli belirsiz bir gülümsemeye neden oldu. Bana dayanamıyordu bunu tabii ki de biliyordum. Onun üzerindeki sakinleştirici etkimin farkındaydım ama bu kendime sakladığım küçük bir sırdı. Şim...