Emir Sarrafoğlu

865 63 0
                                    

Elimdeki meyve suyu bardağını döndürürken gözlerim benden bağımsız bir şekilde kantini taramaya devam ediyordu. Gerçekten, unutmuş olamazdı değil mi?

Düşünmemeye çalışarak elimdeki meyve suyundan büyük bir yudum daha çekiyorum. Benimle alakalı değil. Tabii ki değil! Bu derse ne kadar önem verdiğini biliyorum. Beni unutsa Münir Hoca'yı unutmaz, biliyorum.

Of!

Ay kaza falan yapmış olmasın!

Ay kesin öyle bir şey oldu yoksa-

Ayh! Olmamış! Kaza maza yok. Ölmemiş!

Ama şu gözlüklerini gözünden çıkarıp etrafa bakınırken takındığı tavır beni öldürebilir. Bunun için bir söz veremeyeceğim ne yazık ki!

Allahım bir de o Aslan olacak adam kızıyor bana

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Allahım bir de o Aslan olacak adam kızıyor bana. Neymiş efendim, eskizlere öyle müdahale etmem doğru değilmiş. Ben de biliyorum doğru olmadığını ama bu adamın o mükemmel gerdanını gördükten sonra, o gömleklerin yakalarının kalmasına nasıl izin verebilirim ki!

Nihayet o güzel gözler beni bulduğunda ayağa kalkıp çılgınca el sallamak üzereydim. Neyse ki beni bu rezil durumdan çekip alıyor Meriç. Masanın yanına geldiğinde de benzer bir ikilemde kaldığım sırada elini bana doğru uzattığını fark ediyorum. Evet biraz hayal kırıklığına uğruyorum ama bu o kadar da sorun değil. Neticede adamın boynuma atlamasını beklemiyorum. Şimdilik.

"Kusura bakma geç kaldım. Evden bir türlü çıkamadım da."

"Ben de yeni geldim ya, önemli değil."-külliyen yalan.

"Başlayalım mı bir an önce? Ben bir şeyler düşündüm aslında."

Bu aceleci tavrı beni biraz rahatsız etse de hiç bozuntuya vermiyorum. Ne o öyle canım bitse de gitsek havaları!

"Evet başlayalım çünkü benim de işlerim var." Ne işim varsa!

"Aslında şu yakınlarda sakin bir cafe var. Oraya mı geçsek? Öğleden sonra ders nasılsa. Burası çok gürültülü."

Allahımm! Sana geliyorum ya Rabbim! Bana çıkma mı teklifi etti o?

"Olur tabi, haklısın odaklanamıyorum burda zaten."

Yüzünü kaplayan büyük gülümseme ile sandalyesinden kalkıp- buraya dikkat edin- benim sandalyemi çekiyor! Bu yaşıma kadar böyle bir muamele ile karşılaşmamış olan ben, neye uğradığımı şaşırmış bir vaziyette aval aval yüzüne bakarken, Meriç işi bir tık daha öteye götürüp eli ile bana yolu açıyor ve geçmem için bekliyor.

Allahım! Şu cafeye gitmeden ölmeme izin verme lütfen!

Kantinden çıkarken birkaç meraklı gözün üzerimizde dolandığının farkındayım ama bu o kadar da önemli değil. Zira bu adamı benim yanımda daha çok göreceksiniz. Allah izin verirse bir ömür yanımda olacak cam göz.

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin