Benden Böyle Mi Öfke Alıyorsun?

641 55 3
                                    

"Sade kahve bir tane. Bir tane de-" Meriç bana bakıp göz kırpıyor "Vişne suyu ama elmalı olsun lütfen."

Garson yanımızdan ayrıldığında Meriç oturduğu koltukta dikleşip genzini temizliyor. "Hera asla kahve içmez. Çok mecbur kalırsa çay içer. O da açık ve yalnızca tek bir bardak. Severek içtiği tek şey-" önümde duran kaseden bir kesme şeker alıp tam kafasına atıyorum. "Kes şunu!" Meriç kahkahalarla gülerek yaslanıyor arkasına. "Senin o sevgilin olacak adam beni o gün bu masaya gömmedi ya, verilmiş sadakam varmış vallahi!"

Sevgilim olacak adam..

Yüzümü kaplayan geniş gülümseme ile yaslanıyorum arkama. Meriç de bu halime bakıp sırıtırken gözleri parmağıma kayıyor. "Vaaay! Yediğim yumruya değdi diyorsun!" Elimi havaya kaldırıp yüzüğümü göstermek için saçlarımı geriye itiyorum. Aklıma Meriç'in kanlar içinde yerde yatan hali gelince ise yüzümdeki gülümseme yavaş yavaş donuyor yüzümde. Meriç de aklıma gelen şeyi fark etmiş olacak eliyle sinek kovalar gibi bir hareket yapıyor. "Gölgelendirme hemen kehribarları! Bir şeyim yok. Kan kaybından falan da ölmedim Sahra. Ortamlarda biraz rezil olduk ama, birkaç güne insanlar cazibeme kapılıp her şeyi unutur, merak etme." Bir elini saçlarının arasından geçirerek kurduğu cümle ile sorun yok pozları kesiyor. Ama yine de inceden bir vicdan azabı çekmiyor değilim. "Meriç siz gerizekalı mısınız? Ne diye adamın damarına bastınız öyle?"
Bu sırada siparişlerimizi getiren garsona teşekkür edip yeniden bana dönüyor. "Sana bu gece son demiştim hatırlıyorsan. Sahneye son kez çıkmadan oyunu terk edecek değildim. Ya hem sen oturup bana dua edeceğine ne diye söylenip duruyorsun! Sahra yemin ediyorum güzelliğine güzellik gelmiş. Işıldıyorsun resmen!"

O böyle söyleyince yanaklarımda anında bir yanma baş gösteriyor. Elimle kendimi serinletmek istercesine hareketler yapıp gözlerimi kaçırıyorum Meriç'ten. Kahkahasını duyunca utandığımı zaten anladığını fark edip boş veriyorum ve ben de bir kahkaha atıyorum. "Ulan bana şu cümleyi kur diye bileklerimi keseceğim zamanlar vardı be Meriç Gürbüz!" Meriç gözlerini devirip kahvesinden bir yudum alıyor ve arkasına yaslanıyor. "Saçma salak konuşma. Sadece ulaşılmaz olarak gördüğün bir adama olan merak duygusuydu o."

Sen öyle san der gibi bakıyorum yüzüne. "Senin yüzünden dört senedir işletme okuyorum ben! Sınıfta kalmamam için Aslan'ın durmadan okula bağış yapıp durması da cabası." Meriç başını geriye atarak bir kahkaha atıyor. "Sağlam manyakmışsın o zaman Sahra, ne diyeyim." Ben de buna gülüp meyve suyumdan büyük bir yudum alıyorum.

Böyle kahkahalarla geçerken zaman aklıma evlilik meselesi geliyor. Beni kız arkadaşı olarak ailesiyle tanıştırdığı gece o kız da oradaydı ve ben Aslan'a olan aşkımın tam da o anda farkına vardığım için arkama bile bakmadan koşup çıkmıştım evden.
Ciddileşen yüzümden bir şeyler düşündüğümü fark eden Meriç arkasına yaslanarak kollarını göğsünde birleştiriyor. Onun deyimiyle gizemli adamı merak ederken her hareketini ezberlediğim adamın, şu anda karşısındakini dinlemek için yoğunlaştığını biliyorum. Bunu bilmem, yüzümde belli belirsiz bir gülümsemeye neden oluyor. Ben de onun gibi rahat sandalyeye yaslanıp kollarımı göğsümde birleştiriyorum.

"Meriç, o iş ne oldu?"

Meriç göz kırpıp başıyla soru sorar gibi bir hareket yapınca devam ediyorum konuşmaya. "Hani, ben sizden arkama bile bakmadan çıkıp gitmiştim ya."
Meriç sıkıntılı bir nefes verip gözlerini etrafta dolaştırınca ters bir şeyler olduğunu anlıyorum. Benim için gecesini gündüzüne katıp uğraşan adamı uzun zamandır görmezden geldiğim yetmiyormuş gibi kendi derdime düşüp onu tek başına bıraktığımı o anda fark ediyorum. "Hallettim ben bir şekilde."

"Ne şekilde hallettin Meriç?"

"Annesi rahatsızlanmış aceleyle çıkmak zorunda kaldı dedim." Yavaşça başımı sallayıp devam etmesini bekliyorum. "O gece pek sorun olmadı. Yani biraz söylendiler tabii ama ben de senden sonra çıktım. Seni yalnız bırakamayacağımı falan söyledim işte." Konuşmayı bırakınca devam etmesi için uyarıyorum onu. "Yani o gece pek bir şey olmadı ama, annem vazgeçmiş gibi durmuyor. Sürekli bir evlilik hazırlığı gündemi var ve bu durum beni çok geriyor." Olmaz ya acaba mı diye düşünüp aklıma gelen şeyi soruyorum. "Meriç, belki bizi evlendirmek için yapıyordur bu planları?" Meriç koca bir kahkaha atınca bunun ne kadar saçma bir fikir olduğunu kabul ediyorum. "Ne yapsak, bir daha mı gelsem size?"

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin