Göz kapaklarında dünyaları taşıyordu. Ağırdı. Kirpiklerine tonlarca yük vardı,kaldıramıyordu göz kapaklarını. Aslına bakarsanız, uyanmak istemiyordu Jimin. İçinin bu denli yandığı bir güne uyanmak istemiyordu.
Kapalı kirpiklerinin arasından hala yaşlar süzülüyor, sıcak damlalar burun kıvrımından dudaklarına düşüyordu.
Canı yanıyordu.
Öyle ki, son kulesine kadar ele geçirilmiş bir kale gibi hissediyordu. Savaşmaya yeltenmiyordu bile.
Dünya da ki son kulesinin yıkıldığı bir sabaha, öksüz bir çocuk olarak uyanmıştı. Göğsü acısını anımsatmak için ağır ağır inip kalkıyor, nefesi titriyordu ciğerlerine girerken, üşüyordu da ses edemiyordu, sol tarafı sıcaktı nedenini bilmiyordu fakat sol tarafı korlar içinde gibi yanıyordu.
Vücudu buzda kalmış gibi hissetse de Jimin,solunda hissettiği sıcaklığı görmezden gelemiyordu. Yavaşça ıslak kirpiklerini araladı. Güneş parmak uçlarını göz bebeklerine değdirince hemen geri kapadı. Olduğu yerde kıpırdandı, sırtına değen ve el olduğunu anladığı cisim onu kavrarken Jimin birisinin kucağında olduğunu, birisi tarafından tutulduğunu hissetti. Alnı sıcak ve yumuşak deriye değdiğinde Jimin titrek bir nefes daha aldı.
"Yanındayım."
Peltek ses Jimin'in kulaklarında deprem etkisi yaratırken Jimin gittikçe küçüldüğü kucakta kendini sıkarak ağlamaya başladı.
Yoongi'nin kokusu burnundaydı,elleri sırtında,bedeni bedenindeydi. Yoongi yanındaydı.Soğuk burnunu sıcak boyuna iyice yasladı,derin derin soludu.
"Ben küçükken,sekiz-dokuz yaşlarında falanken Daegu'nun merkezinden uzak, dağlara yakın kısımlarında yaşıyorduk. Daha doğrusu ben onlara dağ diyorum, oysa onlar tepe, bizim evimiz Biseelul tepesinin oralardaydı. Babam müzik öğretmeniydi, annem ev hanımı. Mutluyduk, mutlu olduğumuzu sanıyorduk. Meraklı bir çocuktum, öylesine meraklıydım ki, girmediğim delik, çıkmadığım ağaç kalmazdı. "
Cümleleri, kucağında ki titreyen çocuğu oylamasını umarak seçiyordu. Jimin'in yuvadan düşen yavru kuş olduğunu ve onun kanatları olmasını umuyordu cümlelerinin. Uçmasını, düşmekten korkmamasını istiyordu.
"Evimiz müstakil ve iki katlı, tek çocuğum. Yalnız büyüdüm çok sonradan Hoseok ve diğerleri ile karşılaştım. Aptal bir çocuktum, sürekli kendimi yaralar, sürekli bir yerlerden düşerdim. Bir gün , cezalı olduğum günlerden bir gün,evi karıştırırken, çatıya çıkan bir merdiven olduğunu gördüm yavaşça ahşap merdivenden tırmanıp, karanlık tavan arasına girdim. Çok eski eşyalar, bir çok kırık çerçeve ve bir deri çanta vardı. Deri çantayı biraz kurcaladım, açtım, içinde ki kağıtları çıkardım. Babam diğerlerinin bir adım önünde olayım diye bana okumayı öğretmişti. Bu aslında benim felaketim oldu. Çok iyi hatırlıyorum. Kağıt o kadar çok katlama izine sahipti ki,açarken dikkatli davranmak zorunda kalmıştım." Yoongi derin bir nefes aldı, elleri Jimin'in sırtında hafifçe ileri geri oynamaya başlamıştı,Jimin'in göz yaşları tişörtünü ıslatıyor, kesik nefesleri ve iç çekişleri onu garip bir şekilde huzura boğuyordu.
"Kağıdı açtım. Okuyabildiğim kadarıyla kağıtta yazanları okudum. Evlat Edinme Belgeleri başlığı altında anne ve babamın imzaları vardı. Yıkıldım. Ne olduğunu anlamış olmamın verdiği duygular beni ve sekiz-dokuz yaşında ki körpe kalbimi yıktı. Meraklı bir çocuktum. Dedim ya aptaldım. Çok aptaldım.
Karşı komşumuzun çiçeklerini koparıp bizim bahçeye dikerdim, yeniden açacaklarını düşünürdüm. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
XXI LIE | MYG×PJM
Fanfiction"Yoongi," diye fısıldadı Jimin aşık olduğu adamın toprak kahvelerine bakarken. "Sana yirmi bir yalan ve bir tane doğru söyleyeceğim , yirmi bir yalan ve bir doğrunun sonunda, bana aşık olacaksın. " - Yoongi×Jimin - 12012017 16062020 -