|x|

5.5K 560 312
                                    


-

"Bir tane daha." Jimin küçük parmakları arasında ki buzlu bardağı yavaşça tezgahın üzerine bıraktı. Loş ortamda yayılan country şarkısı kadar uyuşuk, doldurulmak üzere bekleyen bardağı kadar boş hissediyordu. 

Yanında çekilen sandalyeyi fark etti ama umursamadı. Aklı Min Yoongi, gönlü Min Yoongi ile doluydu. Kızgın hissediyordu, belki de Yoongi'ye kızdığı ilk sefer değildi ama onun, ona duyduğu aşkıyla dalga geçmesini beklemiyordu. Jimin,hissettiklerini saklamakta her zaman berbat olmuştu, yüzü tüm duyguları bir kitap gibi açık bir şekilde gösterir,tüm duygularını zirvelerde yaşardı.

Derince iç çekti, ciğerleri genişleyip tüm derdini içinde tuttu. Nefesini geri verişinde sızlayan burnunu,incinen duygularıyla bağdaştırıp, içinde ki üzüntüyü almasını ummuştu. Bunun yerine nefesleri gözlerinde ki yaşları birer birer dökmeye başladı.

Ağlamak en güzel rahatlama yoluydu.

"Hey," dedi yan tarafında ki kişi. "Ne güzel ağlıyorsun öyle." 

Jimin bakışlarını yere,ceviz tezgaha çevirdi. Yeni birileri ile tanışmak için modunda değildi. 

"Teşekkürler." dedi kuru bir şekilde, göz yaşları paralel olarak dudaklarından çenesine akıyordu. Silmek bile istemiyordu. 

"Neden ağlıyorsun?" Bakışlarını fazla meraklı sese çevirince, gözleri önce dudakta ki metal halkayı, alnı üzerinde güçlü bir şekilde geriye yaslanmış,yanları tıraşlı siyah saçları, çekik, koyu renkli gözleri gördü. Bir saniyeliğine nefesi kesilse de, kesilen nefesi Yoongi'nin gözleri ile yeniden ciğerlerine doldu,Yoongi karşısında ki adamdan daha güzeldi.

"Çünkü ağlatıyorlar." dedi kesif bir sesle. İçi ağrıyordu.

"Ağlatıyorlarsa,ağlamalarını sağlamalısın."  Jimin güldü, karşısında ki adamın çapkın sırıtışını ve flörtleşmeye hazırlanan davranışlarının farkındaydı.

"Bak, kimsin bilmiyorum ama seninle flörtleşmeyeceğim. Kalbimi çoktan adamın birine kaptırdım ve bundan pişman bile değilim. Sadece ağlamak ve içmek istiyorum."  Tek seferde söyleyip karşısında ki adamın anlamasını umdu.

"Platoniksin sanıyorum?" Elinde olmadan güldü Jimin.

"Çok mu belli ediyorum?"

Adam da güldü.

"Eh semptomları ezbere biliyorum diyelim." Ellerini yukarı saçlarını taramak için kaldırdığında Jimin adamın vücudunda ki dövmeleri gördü. Her yerde bir sürü dövme vardı. Sol kolunun  dirseklerine yakın bölgesinde,üçgenlerin içerisinde ay ve güneş doğumunun bir illüstrasyonu, bileklerinde anlamadığı latince sözler, kol içinde geometrik şekiller ve oklar vardı. En azından bunları tek bakışta görebilmişti.

"Sende mi platoniksin?" Jimin güldü,adam da güldü.

"Ne yazık ki. Bu arada ben Jaebum." Bir elini uzatıp Jimin'in elini kavraması için bir kaç saniye için bekledi.

"Jimin." Kısa bir tanışma sonunda Jaebum gözlerini ağlayan çocuğa dikti.

"Ne diye ağlıyorsun?"

XXI LIE  | MYG×PJMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin