16.Bölüm

389 24 5
                                    

Yanlış olarak adlandırdığımız kaçarak ertelediğimiz her şey mutlaka bizi yakalıyordu.
Onların durumu da bundan farklı değildi.Birbirinden inatçı iki kişi birbirlerinden ne kadar kaçarlarsa kaçsınlar aslında yine birbirlerine koşuyorlardı.Aradaki kişiler kafa karışıklığı oluştursa da engeller koysa da yolları​ bir noktada kesişiyor ve bir oluyordu.En sonunda sonsuza kadar o yolda ele ele gidiyorlardı.

Genç kız yatağına çömelmiş Silver gittikten sonra açık kalan camından içeri giren rüzgarın keyfini çıkarıyordu.İster istemez Silver'ın aniden gitmesi genç kızı düşünce denizinde yüzdürüyordu.
Anladığı kadarıyla birileri ile görüşecekti.Silver'ın bulunduğu bir konuşmanın normal ve sakin olmayacağı zaten kesindi.

Odada hızını artırarak gezinen saniyelik esintiden sonra içeride Richard belirmişti.Genç adam kafasındaki curcunayı yüzüne yansıtmıştı.Richard'ın gözlerindeki endişe genç kıza da sıçradı.Ani gelen dürtüyle ayağa kalktı.Çatılan kaşlarının altındaki gözleri Richard'ın üzerindeydi.

Genç adam sıkıntılı bir nefes çekti içine.O da ne yapacağını tam bilmiyordu ama gitmesi gerektiğini düşünüyordu.Prensesi savunmasız bırakmak istemese de şuan prensin ona ihtiyacı vardı.
"Prenses benim gitmem gerek.En kısa zamanda geri döneceğim." dedi arada kalmış sesiyle.

Isabel anlam veremediği durum karşısında afalladı.Richard gibi sadık birinin görevini bırakıp gitmesini gerektirecek kadar ne olmuştu?
Silver'ın kendinden önce yola çıkan öfkeli sesi şimdi ise Richard'ın söyledikleri ve zaten soluk olan teninin ölüden farksız hale bürünen rengi...

Sorular akın akın genç kızın beynine üşüşürken Richard kendisini bekleyen olayı tahmin etmiş ve buna engel olmuştu.
"Prenses sadece bekleyin ve kendinize dikkat edin" dedi hızla dışarı atlarken.
Sorulara verebileceği bir cevabı yoktu o da tam olarak neler olduğunu bilmiyordu.Şehrin dışındaki sıcak lavların arasına yol alıyordu sadece.
'Tanrı yardımcımız olsun!'dedi içinden.Öfkeli iki prensin neler yapabileceğini kestirmek pekte mümkün değildi.

Isabel bir süre hafif aralanmış ağzıyla Richard'ın gittiği yere bakmıştı öylece.
Yolunda gitmeyen bir şeyler olduğu kesindi.Ama tabii ki sorunun ne olduğunu kendisine anlatan yoktu.
Camını kapatıp yatağına atladı.
Düşünmeyecekti.Bilmesini istemedikleri o çok değerli sorunlarına kafa yorup kendine yük edinmeyecekti.Bir süre yatakta dönüp dursa da olup bitenlerden haberi olmayan prenses uykusuna kaldığı yerden devam etmişti.

~•~•~•~•~•~•~•~•~•~

Edmand tüm öfkesiyle önüne gelenleri parçalıyordu.Bu sefer onun o buz tutmuş kalbini sökücek ve afiyetle yiyecekti.Haddini aşmıştı ve onu terbiye etmeden durmayacaktı.

Silver şiddetle savurduğu yaprakların hışırtılı sesleriyle geldiğini belirtiyordu.Ama öfkeden gözü kararmış prens bunu farketmeyince genç adam ustalıkla arkadan yaklaşmış ve onu havaya savurmuştu.İşte şimdi sarı civcivin dikkatini çekebilmişti.

Edmand çevik bir hareketle daha önceki konumuna gelmiş Silver'ın karşısındaki yerini almıştı.
İkisi arasında kapatması onlar için zor olmayan mesafe vardı.
Tehlikeli bakan gözleri birbirlerinde gezinmişti nefretle.Dolunay tam tepede yüzlerinde gölge oluştururken ikisi de havada süzülmüş pençelerini birbirlerine savurmuşlardı.

Bill de prensine yardım etmek için tutuşuyordu ama ne yazık ki Jasson ona izin vermiyordu.Önüne kim gelirse gelsin atlatıp o prensten intikamını alacak onun canını yakacaktı.Masum kardeşi gözlerinin önünde alev almıştı.Onun acı dolu çığlıkları kulağından gitmiyordu.
Onun o masum hayallerini gerçekleştiremeden can vermesi,ışıldayan gözlerini bir daha göremeyecek olmak...
Aklına gelen korkunç gerçeklerin acısıyla daha bir güçlü saldırdı.Jasson öfkeli adamı zapt etmekte zorlansa da iyi idare ediyordu.
Onun için üzülüyordu ama hak ettiğini düşünmekten de kendini alamıyordu.Üzerine düşmeyen her şeye karışırsa özellikle prensin işine karışırsa olacakları bilmeliydi.

Vampir Kalbinin Hançeri (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin