46.Bölüm

160 9 0
                                    

Her şeyin karmaşık olduğunu düşünürdüm.İç içe girmiş,
düğümlenmiş,belirsiz... Hayatım,kara delik rolüne bürünüp beni çekiyordu sanki.Kaybolacağım,yok olup gideceğim diye telaşa kapılırdım.
Düşünürdüm,hata yapmaktan korkardım.Her adımımda birçok yol çıkardı karşıma.Önümü göremezdim,nereye gittiğimi bilmezdim.Şaşkındım çoğu zaman ama şimdi tek bir yolun yolcusuydum.Karşıma çıkan iki yüzlü yollardan vazgeçmiştim.Kendi yolumu kendim çizecektim.Değişim zamanıydı.Kendini gizleyen çoğu şey şimdi çırılçıplaktı,ben ise görünmezliği seçiyordum.
Gölgelerdendim.

Saçlarım ensemde toplanmış,beni terletmişti.Şekerlenmiş gibi bir hisse kapılıp yüzümü buruşturdum.
Büyükannenin cenaze töreninden sonra eve gelmiş,yatağıma girmiştim.Gözlerimi açtığımda hava kararmıştı.Bu tembelliğime rağmen enerjik hissetmiyordum.Hiç çaba harcamadan yine uyuyabilirdim.
Giyeceğim kıyafetleri alıp duşa girdim.Silver’ın parmaklarından sonra tenime değmesinden zevk aldığım şey kesinlikle suydu.Kapı çalınıp annem beni yemeğe çağırana kadar suyun altında kalmıştım.
Çamaşırlarımı giyinip üzerime kırmızı yazlık geniş bir etek ve beyaz bir tişört geçirip çıktım.
Amelia,Melody ile bir buluşma planı yapmıştık.Tatildeydik,ne yapacağımızı konuşacaktık.Gideni unutmasak da bir yerlerden devam etmek zorundaydık.

Annemin işten gelip yaptığı lezzetli yemekleri yedikten sonra ebeveynlerimi bilgilendirip dışarı çıktım.Islak saçlarım rüzgarın etkisiyle yüzüme yapışırken onlarla mücadele edip gözlerimin önünü açmaya çalışıyordum ama beceremiyordum.
“Size yardım edeyim,prenses.”
Richard yerimde sıçramamı sağlamıştı.Elim kalbime giderken ona izin verdim.Arkaya attığı saçlarımı elimle tutup yuvarladım.
“Teşekkür ederim.” dedim vampir dostuma.Dün ruh halim berbat olduğu için ona çok uzak davranmış,emir vermiştim.Bizim böyle bir ilişkimiz yoktu.O benim sırdaşım ve en yakın arkadaşlarımdan biriydi.

“Bugün daha iyi görünüyorsunuz.Sizi merak etmiştim.” dedi gözlerime sorarcasına bakarken.Deryalarımda tufanlar kopmaya başlamıştı.
Hatırlamak istemediğim anlar gözümün önüne gelirken kafamı iki yana sallayıp hepsini engelledim.Bu beni daha fazla kanatmaktan başka hiçbir şeye yaramıyordu.
Boğazımı temizledim ve siyah tişörtünde asılı kalan gözlerimi tekrar bakışları yeşil baharı andıran arkadaşıma emanet ettim.
“Evet,garip davrandığımı kabul ediyorum.Büyükanne ölürken onun yanındaydım ve biliyorsun.” dedim kafamı sıkıntıyla eğerken
“Wortington'da olduğumdan beri sürekli birileri gidiyor ve her uğurlamanın merkezinde ben oluyorum.”

“Efendim,herkes bir gün ölecek.
Bunun için mi üzülüyorsunuz.Ben de bir şey zannetmiştim.” dedi kaygısız bir sesle.Kafamı hızla kaldırıp irileşen maviliklerimle rahat adamı izledim.
"Peki.” diyebilmiştim.
Rirchard,kimseye bağlanmamış olmalıydı.Kaybetme korkusunu bir kez yaşamış olsa yemin ederim ki bu sözleri söylemekten utanırdı.Bir kardeşi olduğunu biliyordum ona değer veriyordu ama hakkında daha fazla bilgiye sahip değildim.Ölüm,o kadar basit değildi.Seviyorsan,
seviliyorsan hiç küçümsenemezdi.
Yine de onun gibi umursamaz olmayı diledim.Kızmak istesem de olmuyordu.Richard böyleydi.Etrafta dolandırdığı bakışlarını tekrar yüzüme çıkardı.Hafiften kaşlarını çatmıştı.

“Bana hiçbir şey göremeyeceğimi söylemiştiniz ama ben kulübeyi gördüm.Görmemem mi gerekiyordu?Çok garip,ben anlayamıyorum.Daha önce orada bir şey yoktu.”Kafası karışmıştı tıpkı benim gibi.Şaşkın bakışlarımı,stresle oynadığım ellerime çevirdim.Onu geçiştirmek zorundaydım.Telefonumu çıkarıp saate baktım.
“Benim gitmem gerek.Kızlarla buluşacaktık.”
Elini kaldırmış beni durdurmak istemişti.Hızla arkamı dönüp koşar adım giderken mesafeyi açtıktan sonra bana gözlerini kısmış bakan Richard’a döndüm.
“Bu konuyu sonra konuşuruz.By!” deyip el salladım ve gözden kayboldum.

Vampir Kalbinin Hançeri (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin