Akıp giden zamanın şaşırıp fren yaptığı ana tanıdık oldum.Buz kestim,dudaklarının kor eden ateşiyle çözülüp,tutuştum.Şüphesiz kulaklarımın işittiği en güzel sözler de ona aitti en çok kanatanlarda.
Cennet ve cehennemdim onun için,hem hastalık hem de ilaçtı benim için.Onun adını sayıklayan kalbime bir bütün olacak kadar sıkı sarılma ihtimali kanımı kaynatıyordu.Bana aşık olabilirdi…
Çok ses konuşup rapor sunuyordu ama hepsinin bağlantısını kesmiştim.
Şuan iftiraların,gizemlerin,korkuların hiçbiri ruhuma uğrayıp beni sıkamıyordu.Dudakları,sözlerinin etkisi beni bir salıncakta sallıyor coşkulu anlar yaşatıyordu.Gözlerimi yoğunluktan kapamış ve ölüm sebebime minnacık karşılık vermiştim.Oysa ki 'Saldırsana!’ diye bana sitem eden arsız fikirler çoktu.
Dudaklarımı aralamış kalbim mümkünmüş gibi an be an hızlanırken kıpırdatmaya başlamıştım.Bu,mükemmeldi!Yumuşak dudakları tarifi imkansız hislere kapı aralıyordu.İçime sinen karanlık sesiyle ellerini belime koyup sınırsız gücüyle beni kucağına çekti,
bacaklarım bedeninin iki yanında koltuğa uzanıyordu.Zapt edemediğim parmaklarım ensesine dolanmış saçlarını avuçlamaya başlamıştı.Neler yaptığımı sorgulayıp utanamayacak kadar etkisindeydim.Öpüşü derinleşirken ona biraz daha sıkı tutundum.Tadını damağımda hissetmek başımı döndürüyordu.Alt dudağıma sertçe dişlerini geçirdiğinde boğuk iniltime engel olamadım.Onunlayken hiçbir şey benim kontrolümde gerçekleşmiyordu.Hiç istemez bir yavaşlıkla benden ayrıldı.Doğrusu ben de memnun değildim,biraz daha öpmek onunla kaybolmak istiyordum.Alnını alnıma yasladığında güzel gözlerini hala bana göstermiyordu.Benimkiler yüzünü yakından izleme keyfini kaçırmıyor kısık bakıyordu.Yanaklarıma toplanmaya başlayan kanı işte şimdi hissediyordum.
Sesli soluklar alıyor sakinleşmeye çalışıyorduk.Bedeni demir kadar sertleşmişti.Ben de yaşadığım ana tepkisiz kalamıyordum,kalbim bir sopa bulmuş sol göğsümü dövüyordu.
Birkaç küfür mırıldandı.
“Neden yatak odamızda değiliz ki?”
Sesi isyan doluydu.Gözlerim hafifçe irileşirken utançla dudağımı dişledim.
Arsız maymun!Güzel yüzünde çapkın bir sırıtış peydah oldu.Bu adam cidden ölüm sebebiydi.
“Bunu sık sık tekrarlayacağım.
Sözlerimle asi prensesimin aklını çeleceğim.”
Keyifli sesi içimi kıpır kıpır yapıyordu.Konuşabilecek kadar kendimde olmadığımı biliyor,rengimi mora döndürmekten başka bir şey yapamıyordum.Bunun için çokta afili sözlere ihtiyacı yoktu ama bunu bilmesine gerekte yoktu.Ben zaten bir bakışıyla yerle bir oluyordum.
Nefesini tenimde hissedecek kadar yakın olmak düşünme yeteneğimi devre dışı bırakıyor,kalbime yakıp kavuran bir güneş doğuruyordu.
Benim ışıltılı anlarım onunlaydı.
Karanlık,yabancıların ellerinde tuttukları kara tüllerle güneşime engel olmalarıyla yayılıyordu.Bu adamın pençeleri durur mu?Hayır,hepsini savurur,savuracak!Kan kırmızısı gözlerini araladığında aynı anda yutkunduk.İlmek ilmek içime dokuduğu hisler vardı harelerinde.
“Kapa o gözlerini!” dedi dişlerinin arasından.
“Bana çok başka şeyler diyorlar.”
Ruhumdaki yaramaz kadının baştan çıkarıcı hareketlerini ona sunduğuna emindim.Kaşlarım çatılırken kendimi savunmam gerektiğini hissediyordum,biz böyle güzeldik.“Sen kendi gözlerine bak,
kıpkırmızılar ve beni yemek istediklerini haykırıyorlar.”
İrislerindeki aslanın o saldırgan hallerini görebiliyordum.Gülümsedi,
derin bir iç çekti.
“Çok doğru konuşuyorlarmış.”
Bel oyuğumdaki bir elini yanağıma çıkardı,baş parmağı huzuru derime kazırcasına okşadı.
“Nasıl da her şeyi unutturuyorsun?Benim ateşe atmam gereken bedenler var.”
Ardından koltuğa kendinden beklenmeyecek nazik bir tavırla beni oturtturdu.Şimdi bu durumdan çıkarmam gereken sonuç aklı çelinen tek kişi ben olmadığımdı,onu etkiliyorum.Dudaklarımda ondan gizlediğim bir tebessüm oluştu.
İri bedenini zemine kondurup üstten bakışlarını bana çevirdi.Ben burada hala domatesin kırmızılığıyla yarışırken onun çabucak toparlanması haksızlıktı.
“Endişe etme.Yarın sabah yine odamızda kollarımda olacaksın.” dedi kusursuz bir sesle ve yeri döven adımlarıyla hızla dışarı çıktı.Silver boş vaatlerde bulunmazdı,sabah yine onunla uyanacağıma inanıyordum,
benim için gittiğini bilsem de somurtan yüzümü düzeltemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Kalbinin Hançeri (Tamamlandı)
VampireTesadüf,yakalarından sıkı sıkı tutmuş onları kirli oyunların,sırların,gizemin cirit attığı masaya karşılıklı oturtmuştu. Bir tarafta genç bir kız diğer tarafta vampir bir prens... Kara gölgeler sinsi tebessümleriyle birlik oluyor birbirlerini görmel...