Havada asılı kalan keskin koku,
ruhumda biriken çaresizlikten yükseliyordu.Kanımı,etimi,derimi,ruhumu emip içine hapseden bir sünger alnıma bastırılmıştı.Bu gücün yenemediği tek şey kalmıştı iskeletimde.Kaburgalarımın arasında her odası prense çıkan,hayat damarlarını sevgisinin beslediği,onun için atan kalbim kalmıştı geriye.Bana ait olmayan alınmaya gerek duyulmamıştı.Üzerimde beliren sis bulutu yere serilmiş iskeletimdeki her boşluktan sızıp gri dumanına yuva bulmuştu.Kemiklerim kara lekelere bulanmıştı.Çaresizlik,gecenin karasını mühürlemişti benliğime.Kararsızlığın ağlarına takılıp kalmıştım.Beni midesine indirecek örümcek hangi fikrimi temsil edecekti,bilemiyorum.Gözlerim,masanın yüzeyinde takılı duruyordu.Bir kulağıma gurur fısıldanıyordu,
diğerine merak.Ben sadece öğrenmek istiyordum.Bir kere kapıdan içeri girmiştim,çıkış yolun sonundaydı.
Atacağım bir adım bile hayatıma özgür günler bahşedecekti,ben kafatasımı ardı ardına tekmeleyen düşüncelerimin hizmeti altındaydım.
Zincirlerimi kırmaya gerçeğin gücü yeterdi.Bazı zamanlar temel ihtiyaçlarımı bile unutuyordum,
zihnim o kadar dolu oluyordu.Yaramaz çocukların odaları gibiydi beynim.Birini kaldırsam rafa arkamı döndüğümde yine yerde buluyordum.Bu durumdan sıkılmıştım artık çözmek istiyordum.
Tahminlerle ilerledikçe tökezliyor,
başa dönüyordum.Yazının sırrını kral ortaya çıkaracak olsa bile gerçeği istiyordum.Riskler vardı.Bu yazıyı nereden bulduğum sorusu mutlaka onun tarafından dile getirilecekti.
Tercümesi her ne ise kral tarafından kurcalanabilirdi.Büyük anne ve kulübesi gizli kalmalıydı.Birinin daha hayatının büyük tehdit altında bırakılmasına asla sebep olamazdım.
Endişelerim çoktu,daha fazla kaçacak bir yerde yoktu.Omuzlarımdan biri tarafından sarsıldığımda irkildim,hızla gözlerimi yukarı çıkardım.Richard ayağa kalkmış,masa engelini umursamadan uzun kollarını bana uzatmıştı.Ona baktığımda eğdiği gövdesini kaldırıp tekrar yerine oturdu.Kaşları hafiften çatılmıştı.
“Uzun süredir sesleniyorum ama beni duymuyorsunuz.”Soluk bir tebessüm kondurdum dudaklarıma.Bana darılmış gibi duran vampir arkadaşıma baktım.Çok alıngan biriydi,şiddeti seven yanını görmesem onun vampir olduğuna inanmayacaktım.
“Üzgünüm,seni duyamayacak kadar gürültü var içimde.Kafam çok karışık.” dedim sıkıntılı bir nefesi yudumlarken.Kıpırdanıp,anlayışla bana baktı.
“Çok düşünmeyin.Ben çoğu zaman istediğimi yaparım,fazla derine inerseniz içinden çıkamazsınız.”dedi yatıştırıcı ses tonuyla.Sırtını berjerden ayırıp masaya yaklaştı.
”Siz sadece bana şunu söyleyin.
Bu yazılanları bilmek istiyor musunuz,istemiyor musunuz?”Tek kaşını kaldırmış cevap bekliyordu.Alt dudağımı dişlerimin arasında hırpaladım.Kendimi sorgu odasında gibi hissetmiştim sebepsizce.
“İstiyorum.” Mırıltıyla söylediklerimin ardından gözlerimi kaçırdım.Suçumu itiraf etmişim gibi beni azarlayan bir yanım vardı.“Güzel,o zaman öğrenin.Her şeyi bırakın ve krala gidin.İstediğinizi aldıktan sonra kızgınlığınıza devam edebilirsiniz.Yüzüne bakmak istemiyorsanız bunu yapmak zorunda değilsiniz...Zaten kralın yazıları okuyup okuyamayacağını da tam olarak bilmiyoruz.Onunla konuşun,belki olanlardan sonra endişeleriniz hakkında bir antlaşma öne sürerseniz kabul edebilir.”
Beynimin her kıvrımından geçen düşüncelerini defalarca kere irdeledim.Aç bir ayı her saniyede karnımı parçalarken derinden gelen sesler Richard'ı doğruluyordu.İsteğim karşı konulamaz vahşi bir boyuttaydı.
Ben her şeyi bir kenara itip gitsem bile kralın benimle antlaşma masasına oturacak olması çok düşük bir olasılığa denk geliyordu.Eğer yazıyı öğrenirsem dalından düşen yaprak gibi geri dönüşü olmayan bir yola girecektim.Sığınağımdan çıkarsam açık hedef olacaktım.
Yazılanlara kral kafayı takarsa peşimi bırakmaz,her günüme pençelerini savururdu.Onu durduramayacak alevlerini üstüme salacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Kalbinin Hançeri (Tamamlandı)
VampireTesadüf,yakalarından sıkı sıkı tutmuş onları kirli oyunların,sırların,gizemin cirit attığı masaya karşılıklı oturtmuştu. Bir tarafta genç bir kız diğer tarafta vampir bir prens... Kara gölgeler sinsi tebessümleriyle birlik oluyor birbirlerini görmel...