15.Bölüm

393 28 6
                                    

Sırlar,okyanusun dibindeki değerli bir inci tanesi gibiydi.Benim ulaşamayacağım kadar derin.
İnanıyorum ki ben bu çabalarımı sürdürdüğüm sürece bugün olduğu gibi saklandıkları kabuktan firar edecek ve karanlık köşelerden çıkıp bana geleceklerdi.

Gözlerim memnuniyetle parıldıyordu Dizlerimin üzerinde yere çömeldim.
Çöp torbasında özenle yırtılmış kağıtlara birkez daha gülümsedim.
Bugün şansım ne zamandır bana uğramadığını hatırlamış ve diğer günlerin acısını çıkarmıştı.
Neyse ki sadece kağıtlar vardı.
Çantamın küçük gözünü açtıktan sonra tüm kağıtları oraya doldurdum.
Bu kağıt parçalarında her ne yazıyorsa bilinmemesi gereken  şeylerdi.Çok ufak bir şekilde yırtılmıştı.Ama ben yazılanları öğrenmeden durmayacaktım.
Boş bir şey için uğraştığımı düşünmüyordum.Büyükanne gibi ihtiyaç duymadığı sürece iletişime geçmeyen biri,gereksiz bir cümle kurmamıştır.

Çantamı sırtıma takıp elimdeki kanlı peçeteyi çöpe atmadan mutfaktan çıktım.Delilleri yok edelim derken en önemlisini çöpe bırakıyordum az kalsın.Her şeyin ilk geldiğimde ki gibi göründüğüne emin olduğumda dışarı çıktım.Kapıyı kitledikten sonra etrafa göz atıp seri adımlarla anayola yürüdüm.
Gözüm telefonumdaki saate ilişince arabaya atladıktan sonrasını pekte hatırlamıyordum.Kafam gibi şenlik yeri misali yoldaki stresli anlarım...

Arabayı park ettikten sonra bir kez daha Richard'a görünmeden üniversiteye girmiş amfinin kapısında durmuştum.Hızlı aldığım nefesler normale döndüğünde kapıyı tıklatıp içeri girdim.

Telefonda gezinen,profesörü dikkatle izleyen,sıkıntıdan oyalanacak bir şey bulmuş gözler...
Hepsi bir anda bana dönünce kafamı yere eğdim.Herkesin bana bakıp ardından bunu sürdürmesi rahatsız ediciydi.Özrümü dileyip vakit kaybetmeden Melody'nin yanına geçtim.
Profesörü dinliyormuş gibi görünse de içinin merak kurtları tarafından kemirildiğinin farkındaydım.
"Teşekkür ederim"dedim fısıltıyla arabanın anahtarını uzatırken.
Hala benimle konuşmamakta ısrarlı olan arkadaşım hızla anahtarı elimden çekip çantasına atmıştı.
"Önemli değil canım.Hem de hiç önemli değil.Bana yalan söyleyip aptal yerine koyduğun için ben teşekkür ederim." dedi kırgınlığın okunduğu sesiyle.

Belli ki onun 'itiraflar' adlı sepeti daha fazla yalanı taşıyamıyordu.Bunun farkındaydım ama ben ona ne desem bilemiyordum.Önümde iki seçenek vardı.Ya inandırıcı bir yalan daha söyleyecektim ki bunu hiç istemiyordum.Ya da susacak aramızdaki arkadaşlığı yavaş yavaş tüketecektim.Gözlerime yaşlar dolarken dudaklarımı ısırdım.
Her geçen gün içinden çıkılmaz bir hâle bürünüyordu.Arkadaşımı kaybetmek istemiyordum.
"Sonra konuşsak?" dedim çatallaşmış sesimi düzeltme çabalarımla.Ne yazık ki Melody biraz daha devam edersek ağlayacağımı anlamış ve yüzünü asmıştı.Hüznümüz de tıpkı gülüşlerimiz gibi bulaşıcıydı.

Kafasıyla onaylamış sıkıntılı bir nefes almıştı.Onun moralini düzeltmek için başıma elimle destek vererek dik tutmaya çalışıyor ne yapmam gerektiğini düşünüyordum.Tek dostumu kaybetmemek için bir şeyler yapmalıydım.

Zil çaldığında Melody hiçbir şey demeden öylece geçip gitmişti.Bir kez daha göz pınarlarımın dalgalanmasına engel olamamıştım.
Şuan ki ruh halime göre birinin ufak bir tebessümü bile saatler boyu ağlamam için bir sebep gibiydi.

Sıradaki derste burada olduğu için oturmayı tercih etmiştim.Sessizce oturuyor her zamanki gibi her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüyorken yanımda bir hareketlilik hissettim.
Kafamı çevirdiğimde güneşin sarısına meydan okuyan saçlar ilk gözüme ilişmişti.İşte ihtiyacım olan adam gelmiş yanıma oturmuştu.

Edmand yine o iç ısıtıcı gülüşlerinden birini yollarken ben de hafifçe tebessüm ettim.
"Sorun ne?" dedi kaşlarını çatmış gözlerime bakıyordu.Her zaman 'Nasılsın?'ile sohbete başlayan kişinin direk bu soruyu yöneltmesi dışarıdan berbat göründüğümü açıkça belirtiyordu.

Vampir Kalbinin Hançeri (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin