(Mavi olan Isabel'in elbisesi,siyah olan Helena'nın)
İyi okumalar!Hayatım boyunca canlılığını yitirdiğini düşündüğüm sessiz kalbimin,sevinç nidaları beni çıkmaza sürüklüyordu.Kaçacak bir yerim prensten başka sığınacağım birinin olmadığı çıkmaz bir sokaktaydım.Geri gitmek istiyordum ama özgürlüğümü sürekli ayakları altında eziyor, karşımda duruyordu.Girdiğim her sokağın başlangıcında ve sonunda o vardı.İçinde o olan bir şeyin ne mutlu biteceğini ne de sonsuza dek süreceğini düşünüyordum.
Karnımın üzerinde birleşmiş ellerinin bende karmaşıklığa sebep olması canımı sıkıyordu.Bunun normal olmadığını biliyor ve düşüncelerimi susturacak bir şeyler arıyordum.Tek isteğim kafamın içinde bir sessizlikti.Belki o zaman kalbimin ne dediğini de duyabilirdim.
Gece bana sarıldığında onu itmemiştim.Yorgundum,uyku benim için en önemli ihtiyaçtı.Onun alt edemediğim gücüne karşı koymak anlamsız gelmişti.
Sabah kalktığımda da aynı manzarayla karşı karşıyaydım.Bir de gece tek serbest bıraktığı ayaklarımı da kıstırmıştı.Ayaklarım onunkilerle sarılıydı.Teni hoşuma giden bir şekilde hep soğuktu benim aksime.Belki de ayakları ısınsın diye bilinçsizce yapmıştı.Ona kızmak istiyor ama başaramıyordum.Biraz durup tamamen kendime geldiğimde ilk yapacağım prensin pençelerinden kurtulmaktı.Kollarının izin verdiği kadar omzumun üzerinden ona baktım.Uzun süredir uyuyordu.İşi olmalıydı ama tembel prensin pek umrunda değil gibiydi.Yüzündeki huzurlu ifadeyle bilmem hangi diyarda geziniyordu.
"Silver!" dedim oldukça dinç çıkan sesimle.Silver birkaç mırıltı çıkarmış beni biraz daha kıstırıp uyumaya devam etmişti.Yanaklarımı şişirip önüme döndüm.Uykuya fazlasıyla düşkündü.Ayaklarımı zorlukla özgürlüğüne kavuşturup arkamda kalan bacaklarına vurmaya başladım ritmik hareketlerle.Aynı zamanda konuşuyordum.
"Maymun muzlar ağaçlarda asılı seni bekliyor...Kaldır şu kıçını da çık yataktan.Kök saldın kök!"
Söylenmelerim devam ederken belimdeki elleri gevşemişti.
"Çok konuşuyorsun." dedi pürüzlü sesiyle.Bedenimle olan temasını kesip yataktan çevik hareketlerle kalktı,banyoya doğru yürüdü.Kaşlarımı hayretle kaldırmış arkasından ona bakıyordum.Bu cümleyi söylemesi gereken en son kişi bendim.Konuşmayı seven biri değildim.Sessizlik benim vazgeçilmez sığınağımdı.Onun yanında saçmalıyor, gevezelik yapıyor olabilirdim ama burada dart oklarım yoktu ve ben sinirimi,stresimi bir şekilde atmak zorundaydım.
O banyodan çıktığında dolaptan rastgele aldığım koyu yeşil salaş uzun bir elbise giyinip işlerimi hallettim.Odaya geldiğimde Silver donuk bakışlarını üzerimde gezdirip
"Kahvaltın bittiğinde direk Leydi Catherine'nin yanına git.Sonrasında serbestsin." dedi.
Arkasını dönüp kapıya doğru ilerlerken kısılmış gözlerimle geniş omzunu ve sırtını izliyor ellerime yüzüme garip şekiller veriyordum.Onunla ne zaman anlaşacaktık?Beni anladığını iddia ediyordu ama hareketleri tam tersini gösteriyordu.Bir aylık zamanda aynı yatağı paylaştığı biriyle iyi geçinmek onun için çok mu zordu?
Anlayamıyordum.Bana iyi davranınca bir şey kaybetmeyecekti.Biraz yumuşasa aksine kazanacaktı.Aniden adımlarını durdurduğunda hareketlerimi kesip hafifçe öksürdüm.
Omzunun üzerinden bana kısa bir bakış attı.
"Geldiğimde burada olsan senin için iyi olur"
Kapıyı kapatıp dışarı çıktığında beynimde o buradayken Worthington'ın hangi güzel mekanını gezeceğime dair planlar kurmaya başlamıştı bile.Çekmeceden bulduğum küçük lastikle saçlarımı toplayıp dışarı çıktım.Yol boyunca aklımın bir köşesinden beni dürtükleyen hançeri düşünmüştüm.
Silver ile bunu konuşmak istiyordum ama uygun bir zaman bulmak imkansız gibi bir şeydi.Şu zihinden konuşma mevzusunu da hiç gündeme getirmiyordu.Kesin bir neden bulabilse benimle paylaşacağını biliyordum ama yine de onu biraz sıkıştırmak biraz da benim kafamdaki bilmecelerle meşgul etmek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Kalbinin Hançeri (Tamamlandı)
VampirosTesadüf,yakalarından sıkı sıkı tutmuş onları kirli oyunların,sırların,gizemin cirit attığı masaya karşılıklı oturtmuştu. Bir tarafta genç bir kız diğer tarafta vampir bir prens... Kara gölgeler sinsi tebessümleriyle birlik oluyor birbirlerini görmel...