Bir gezginin gününden...
Gözlerimi,mavisini siyahın esaretine bıraktığım harelerimi açtığımda hep aynı görüntü beliriyor hemen karşımda.Issız suların yuttuğu,usulca dibe doğru çekilen bir ceset.Soğuk beden süzülürken hiçliğe,dokunuyor bir cisme,benim yanına gönderdiğim kalbime.Kurbanım...Yüzüne ateşin imzasını kazıdığım kadın...Bir odun gibi cayır cayır yaktığım düşmanım…Suyun içinde olsa da bedenini kızıl ışıklar donatmış hayatından kalan yaprakları kopardığım acımasızlığım…Kurtulmak için,bu dehşet sarsıntıyı atlatmak için kafamı sağa sola sallıyorum.Şimdi de karşımda çıplak bir gökyüzü ve tüm gerçekliğiyle kurak toprak duruyor.
Ben ve sırtımdaki yükümü taşıyan çatlamış parçalar...İleriye gidemiyorum.Toprak ana da bir salıncak gibi hırsla,öfkeyle sallanmış.Gökyüzüne,ulaşılmaz aşkına kavuşmak için yapmış sanki,gürlemiş.Kendini yaralamış.
Göğsünün ortasında derin bir yarık açmış.Tam üstünde toprağın,
salıncakta,ben varım.İttiriyor tüm gücüyle beni,yükseliyorum bulutlara.Kendi gidemiyorsa birini gönderiyor,beni seçiyor.O derin yarığa bedenimi alıyor,ruhumu gökyüzüne armağan ediyor.Sakince toprak umut dolu habercisini bekliyor.Sonsuzluğu gören siyahta yok olmayı ister mi?En dipteyim,
parçalarım her bir tarafa dağılmış yenik bir haldeyim.Çamurla kaplanmış tenimle toprağın içindeyim.Kafama damlalar düşmeye başladığında geriye yatırıyorum eğik başımı.İri taneler gökyüzünden bir teşekkürü taşıyarak dökülüyor.Kanlı minnet...Toprak ana damarlarda akan sıvıyı tadıyor ben kestiğim damarlardan boşalan kirimle yıkanıyorum.Çok sürmüyor,yarık gölet oluyor.Yukarıdan büyükçe bir şey daha düşüyor.Kan gölü onu üste çıkarınca görüyorum yüzünü.Kimse tanımaz onu o halde belki ama ben tanıyorum.Çığlıklarımı benden başka duyan olmuyor.Geriye sürükledikçe kendimi yaklaşıyor.Buradan çıkmak olanaksız.Üzerimize toprak yağıyor şimdi.Çukura hapsolmuş bir diri bir ölü bedeni kapatıyor toprak ana ayıbını örter gibi.Üzerine de solmuş kara bir gül bırakıyor.Gezgin,bir daha hiç bulunamıyor.Sessiz duruyordum.Aralıklı dudaklarımdan gürültülü nefesleri içime çekiyordum,zehir oluyordu.
Göğsümdeki sancı büyüyor büyüyor,dayanma gücümü kırıyordu.Kocaman olmuş gözlerim ve iki yanımda bir bez bebeğinkileri andıran kollarım gerçeği kavradıkça hissizleşiyordu.Uykuda olanlar neden şimdi uyanıp bana acı çektiriyordu?
Yere düşürdüğüm meşalenin alevi hızla zemine yayılıyordu.Sıcaklık yüzümü yalayıp geçiyordu.Duman odanın içinde uçuşuyordu.Bunları umursayamıyordum.Bile isteye birine böyle bir zarar vermişken olmuyordu.Aklıma çivi gibi çakılmış tek bir şey vardı,kötü!Bu söz banaydı.Çok kötü,çok kötü…Her geçen saniye doğru olanı yaptığımı destekleyen düşüncelerimi bir bir kendimden itiyordum.Onlar terkettikçe beni karanlığa tutsak oluyordum.Yer yer kabarmış yüzden boğuk bir yakarış daha koptuğunda tükenmişliğimi ortaya koyup iki adım geriye gittim.İlk defa yardımıma ihtiyacı olan birine elimi tut diyemezdim,onu zavallı hale getiren bendim.Richard yükselen alevleri kontrol altına almaya çalışıyordu.
Terlemişti,üzerindekileri çıkarıp ateşi azaltmaya çalışıyor bir yandan da su döküyordu.Ateş doydukça diniyordu.
Ruhumda da biri sönüyor biri sırası gelmiş gibi gösterisini yapıyordu.“Prenses burayı biz hallederiz,saraya gitseniz iyi olacak.” Richard bana kısa bir bakış atıp tekrar işine devam etti.Düşünemiyordum,suçlu olduğumu bildiğimde herkesten önce kendimi yargılayıp parmaklıklar arasına tıkıyordum.Kafamı aceleyle salladım,arkamı döndüm.Amelia duvar dibinde ciddiyetle büyüsünü devam ettiriyordu.Yorgun görünüyordu.Ona baktığımı fark ettiğinde Meggie’yi izleyen gözlerini bana çevirdi.Hafifçe gülümsedi,beni anladığını hissettirdi.Dudaklarımı kıpırdatmayı denedim,bir şeyler söylemek için.Başaramadım.İçli bir nefesi ciğerlerime çektim.Kapıyı açtıktan sonra kenara bıraktığım motoruma atlayıp dışarı çıktım.
Dönen bir dünya da yerinde duracak iki şey vardı yüreğimde.Biri prense olan hislerimin kudreti biri vicdanımın muhakemesi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Kalbinin Hançeri (Tamamlandı)
VampireTesadüf,yakalarından sıkı sıkı tutmuş onları kirli oyunların,sırların,gizemin cirit attığı masaya karşılıklı oturtmuştu. Bir tarafta genç bir kız diğer tarafta vampir bir prens... Kara gölgeler sinsi tebessümleriyle birlik oluyor birbirlerini görmel...