35.Bölüm

334 20 12
                                    


Yoğun, tatlı bir sıvı…
Kalplerin sınır çizgileri arasında sıkışıp kalmış hayatlarımız o hayal dolu boşlukta.Uzun altıgen daireler,
her yer sarı,biraz papatya kokusu,
biraz ateş dili,biraz bal dokunuşları...Donatılmış,bizle döşenmiş.Geziyorum,birini arıyorum.Etrafım altın surlarla çevrili,ruhumun başında bir taç.Huzur ve mutluluğun sırtlandığı bedenim ilerliyor.Ona yaklaşan her adım içimi kıpır kıpır yapıyor heyecanın acımasız tüyleri gıdıklandırıyor.Yürek izimi mühürlediğim adama gidiyorum,
coşkulu sevinçle.Görecektim,ben onu gördükçe yeni doğmuş kadar tecrübesiz davranacaktım.Şikayetim yok,yeniden yaşamak onunla yaşamak en güzel olandı.Biraz ileride cayır cayır yanan iki kıyafetin önünde duran adamım karşıladı beni.
Kahveleri suyun verdiği hayat kadar dolu bakıyor,kalbimi biraz daha pençeliyor.Eli usulca uzanıyor bana,koşar adım gidiyorum sevdiğim adama.Elini tutuyorum sıkıca.İki kalbin yan yana cesetlerinin arasında bir aşk oyuğu...Düşmüşüz biz oraya,çıkış yok,kaçmak isteyen var ama ama geri dönüş yok.Biz yana yana o  kıyafetleri giyindik,ellerimiz hiç ayrılmadı.Belki ayrılacak gibi oldu ama kopmadı her seferinde daha sıkı sarıldı.Biraz acı biraz tatlı kabul ettik benliğimize,biz her şeyiyle birbirimize ait olmak istedik.

Soluğun,bedendeki her hücreye işlemediği anda tuzlu damlalar ardınızdan bir sel olurdu.Beyaz teninin yanık kokusu,hayat bahşediyor ama sel gibi kabaran her hissi de beraberinde sürüklüyordu.
Enkaz,birikintiler kalbime dokunuyordu.Her odacığına tatlı bir esinti yayıyordu.Hissediyordum,hiç olmadığı kadar güzel hissediyordum.
Biraz daha sıkı sarıyordum boynunu kendimi hakim olamadan,tüylerim diken diken oluyordu.Prensim benimleydi,uzak değildik mesafeyi sözlüklerden silen bir yakınlıktaydık.

Bacaklarımla birlikte umudumu dolamıştım gövdesine.Güçlü bedenine ağır gelmezdi değil mi?Taşıyabilirdi,o benim kahramanım olabilirdi.
Bulutlara ulaştırabilirdi beni.
Umutlarıma yuvaydı,kestiği her dalın kırığı çiçek açmıştı.O çiçekleri saçlarıma kondurmuş, dudaklarını her birinin üstünde gezdirerek kokularını sonsuz kılmıştı.
Uçurum...Tam düşeceğim bitti dediğim anda prense tutunmuş gibiydim.Öyle sıkı öyle acınası sarılmışım.

Aynı hislerle yoğruluyor,kalplerimizi esaretten kurtarıyorduk.Kutsanma bağları,kancasının birini benim boynuma dolamıştı diğerini prensin.
Müthiş kuvvetli bir çekimle birbirimize itilmiştik,yaldızlı bağların bir sarmaşık gibi bizi kuşattığı düşüncesine kapılmıştım.Küçük temastan bile kaçınan,onun koyduğu yasağın dışına taşan bu doğru anı yakalamıştı.Ayıp gördüğümüzü kapatıyordu belki de,kimsenin görmesinden korkmuyorduk.Özgür seviyorduk.

Terden ıslanan saçlarım dahil onun kucağında dinleniyorduk.
Anlamamdan çekiniyor muydu?Bilmiyorum ama boynumdan aldığı derin nefes kalbine ulaşsın diye dua ediyordum,en çok orada olmak istiyordum.Sessizlik kabuğumuz,
tenlerimize çarpıp yükselen
göğüslerimizden gelen hışırtılı sesler birbirimize fısıltımızdı.

Bu düello da kazan kimdi?Yumruklarım açık ara bir farkla onunkinden fazlaydı.Ben kupayı ona fırlatmak istiyordum.Kesinlikle,ona koşup sarılan beni sarmaladığı için en büyük yumruğu ben yemiştim.
Kalbimdeki odalarda dolanan karanlık yaratık yere serilmişti,
canavarın tekrarladığı onu unutmam gerektiğiydi.Benim bildiğim sadece hissetmem gerektiğiydi.İçimden ne gelirse,gerçek bir ben olacaktım.
Şampiyon ise prens olacaktı.

Günü zincir gibi beraberine katan yorgunluk beni kıstırıyordu.
Adamımın sıcak varlığı her şeyi daha fazla kızıştırıyordu.Kabus,Helena ile macera dolu yolumuz,Hector,dans ve Silver ile vampir,damarının bile kastan olduğuna inanabileceğim olanıyla boks maçı…Yüreğimde
bir dinginlik kafamda büyük bir savaş vardı.Uygun anı kolladığım zaman bu olmalıydı.Sakin halinden ne kadar cevap kapabilirsem o kadar iyiydi.

Vampir Kalbinin Hançeri (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin