18.Bölüm

348 25 3
                                    

Gözlerimi açar açmaz uzun süre beyaz tavanıma bakmıştım.Beyaz bana huzur vermişti.Umut bahşetmişti.Her şey düzelicek dedittirmişti.Çok kısa bir süre sonra gerçekçi olmam gerektiğini  sıkıntılı bir nefesle karşılamıştım.
Zihnim bunu hatırlamış ve yaşanılanları gözlerimin önüne sermişti.Görüşüm bulanıklaşırken yatakta oturur pozisyona geçtim.

Tüm organlarım kenara çekilmiş ve içimde büyük bir boşluk oluşturmuştu.Orası sızlıyordu.Öyleki beni dilsiz, gözümü kör,kulaklarımı sağır ediyordu.Her nefes alışımda göğsüme batıyordu.
Konuşmak istemiyordum.
Duygularımı dışa yansıtmak anlamsız geliyordu.Bill ölürken öylece beklemiş,onun dediğine uyup gitmiştim.Belki orada olsaydım durdurabilirdim.Bill şuan yaşıyor olurdu.
Ben birinin ölümüne sebep olmuşken ölmeyi hak ediyordum.Aklımdan çıkmıyordu hiç.Canım yanıyordu.
Kendimi nasıl affedeceğim?Ben bununla nasıl yaşayacağım?

Göz pınarlarım ne zaman düşünsem hemen engelleri kaldırıyorlardı.
Duyularımın çoğunu kontrol edebilirdim ama gözlerime sözüm geçmiyordu.

Kambur duran bedenim yatakta öylece dururken odamın  kapısı çalındı.Gözlerimi silip sessizce bekledim.Ardından annem adımı söyleyip ürkekçe içeri girmişti.
Her zaman uyandığım saatin üzerinden bir saat geçince benim için endişelenmiş olmalıydı.Ben tüm bu yorgunluğa rağmen sadece üç saat uyuyabilmiştim.Uyku bile bu suçluyu istemiyordu anlaşılan.

Annem yavaşça yatağımın kenarına oturup ellerini  saçlarıma daldırdı.
Ufak hareketlerle başımda dolaşan parmakları beni rahatlatıyordu.
"Tatlım iyi misin?" dedi yumuşak bir sesle.
Acılarım zelzele olmuş her darbede beni sarsarken iyi olmak uzun zamandır hissedemediğim bir şeydi.
Sadece kafamı göğsüne koyup sarıldım.Ona sığınıp saklanmaya ihtiyacım vardı.Sevgi dolu bedeni hemen çevrelemişti beni.

Annem de benim gibi sessiz kalmayı tercih etmişti.Ben ona bir cevap veremeyecektim zaten.Bir süre daha öyle durduktan sonra annemden ayrılıp eski konumuma geri döndüm.
Dizlerimi kendime çekmiş alnımı dizlerime koymuştum.

Annemin gözlerinin bende olduğunu biliyordum.Bir şey söylemek istiyor ama vazgeçiyordu.Ağzında kelimeleri geveliyordu.
"Benim çıkmam gerek.Ama kendini iyi hissetmiyorsan burada kalabilirim." dedi gözlerime bakmak için kafasını eğerken.
Kafamı 'Hayır'anlamında sallayıp yatağıma uzandım tekrar.Bana uzun uzun bakmış sonra gitmişti.

Gözlerimi kapatıp içimdeki çığlık çığlığa bağıran sesleri durdurmanın tek yolu olan uyumayı denedim.
Başarılı olmuştum da!Tam uykuya geçecekken bu sefer tıklanan camımdı.Aldırış etmeden yatakta diğer tarafa döndüm.
"Isabel camı aç!"
Duyduğum ses ile sıkı sıkı kulaklarımı kapamıştım.Onun sesi bile bana acı veriyordu.Böyle bir şeyi duygusuzca yapması-.Durdum.Düşünmeyecektim.

Camın her tıklanışı beynimde her türlü enstürmanın çaldığı hissini uyandırıyordu.
"Sen bilirsin!"
Bu anlamak için uğraşmadığım cümlesinin ardından camım birkez daha zorla o canavarı odama sunmuştu.

Hiç kıpırdamadan yastığımın desenleriyle olan bakışmamızı sürdürüyordum.
Arkamda bir yerlerde gözlerinin bende olduğuna emindim.Karşıma geçmemesi o kadar iyiydi ki!Biraz olsun üzerimdeki stres azalmıştı.
"Seni krallığa götürmem lazım.Melez alarmı verildiği için güvenlik açısından bizim sarayda olmamız gerekiyor.Kralın kesin emri!"

Her bir cümlesi ile dışarıdan hiçbir görüntü değişikliğine uğramasam da içimde fırtınalar kopmuştu.Ben ateşten kaçmak isterken cehennemin dibine gidecektim.Karşı gelmek istemiyordum.Hiçbir işe yaramayacaktı.Her şeye karşı nötrdüm.Tek endişem ailemdi.Bu sürede süper zeki canavar ne açıklama yapamam gerektiğini düşünmüş müydü?Çok geçmeden yanıtımı bulmuştum.

Vampir Kalbinin Hançeri (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin