19.Bölüm

375 26 6
                                    

Kara bulutlar kalbimi kaplıyor ardından şiddetli bir gök gürültüsü oluşuyordu.Şimdi ise onun dudaklarımdaki her hareketinde şimşekler beni çarpıyor küle döndürüyordu.

Suratıma kazınmış ifadesiz yüzüm değişmişti.Gözlerimi kocaman açmış silik rengi koyulaşan mavilerimi ona dikmiştim.Kafamda oluşan soruların verdiği tökezlemeyi yansıtıyordum.
Gözlerimiz buluşunca koyu kahveleri tam da bunu istiyormuş gibi parıldıyordu.

Ben kendime verdiğim sözün üzerinden çok geçmemesine rağmen
sürekli çiğnememin verdiği sinir,hayal kırıklığı ile kavruluyordum.Orada ki varlığını unutmaya çalışsam da pek mümkün olmuyordu.Durduk yere beni öpmesi çok mantıksızdı.Beni garip sorularla sıkıyordu.Gözlerimi ondan kaçırıp kafamı sağa çevirdim.

İki kapanı dudaklarımdan ayırınca tsunami dinmiş yerini yıkık dökük binalara bırakmıştı.Yapıları onarmak imkansız denilecek kadar küçük bir ihtimaldi.Bu yaptığını özetleyen en iyi kelime ne olabilirdi?
Adi!Kesinlikle adiceydi.

Boynuma çarpan nefesinin o gıdıklayıcı etkisinde bir süre hızla inip kalkan göğsümü eskiye döndürme çabalarımla öylece durdum.O da hareket etmemiş bana eşlik etmişti.Neyi bekliyorduk?Bilmeden öylece durduk.Ben hiçbir şey olmamış gibi devam etmeye razıydım.O da çoğu zaman iletişimde gözlerini ön planda tuttuğu için susacaktı.

Ama tahmin ettiğim gibi olmamıştı.
"Sana soru sorduğumda cevap vermeyeceksen bu suratla duracaksan onu değiştirmek için hep böyle şeyler yapabilirim."
Kısık sesli tehdit cümlesi kulaklarımdan girmiş beynimde takılı kalmıştı.Yoluna devam etmesini çok isterdim.Kalbimin yeni yeni normale dönen hızı artarken tırnaklarımı avuç içime geçirdim.Beni pasif biri olarak görüyor sürekli sindirmeye çalışıyordu.Ben işte tam da bu yüzden susuyordum.Ona kendimi anlatamıyordum ya da o beni anlamak istemiyordu.
Bu durumda fikirlerimi söylemek için hiçbir sebebim yoktu.
İnadıma biraz daha sıkı tutunmuştum.Ne konuşacaktım ne de tehditlerini gerçekleştirmesine izin verecektim!

O geri çekilip ilerlemeye devam ettiğinde derin bir nefes alıp sırtımı ağaçtan ayırdım.Titrek bacaklarım bükülü kalmıştı biraz.Gücümü topladığımda iç savaşımla birlikte onun ardından yürümeye başladım.

O arabanın ön koltuğuna geçip motoru çalıştırırken ben arkaya oturup bavulumu koydum.
"Yanıma geç!"
Kaba sesi yine bir emir cümlesiyle duyulduğunda sessizliğimi korumuştum.Ben az önce yaşanılanların utancını hala atamazken o beni şaşırtmayıp hiçbir şey olmamış gibi rahatça konuşuyordu.

Sinirden kudurmuş hırsını direksiyondan çıkarmıştı.Kontrol edilemez gücü karşısında direksiyonun parçaları arabaya saçılmıştı.Gürültülü ses ve önden gelen şeyler nedeniyle kendimi geriye itip ellerimle yüzümü kapadım.
Bir parça elime isabet etmiş uzun bir çizik oluşturmuştu.Bu sıralar fiziksel olarakta sık sık darbe alıyordum.
Kolumda ara ara varlığını hissettiren bıçak kesiğinden sonra şimdi de bu!

Ortam sessizleştiğinde kendimi korumayı bırakıp gözlerimi kısa bir anlığına arabayı kana bulayan eline çevirdim.Yarası iyileşmeye başlamıştı bile.Benim yüzümden deyip vicdan azabı duyacağım bir durum yoktu.

Siniri hala tüm hücrelerinde geziniyordu.Hırıldamaları arabayı sallıyordu resmen.Korkuyor muydum?Şuan aslında deli gibi gülmek istiyordum.

Onu kendi ile baş başa bırakıp çantamdan selpak çıkardım.Elimi temizlerken hızla dışarı çıkmış ardından kapıyı çarpmıştı.Kapının çöküp yere düştüğünü söylememe gerek yok sanırım.
Etraftaki insanların garip bakışlarla bize baktığını hissediyordum.
Ama umursamıyordum.

Silver bir taksiyi durdurduğunda hafifçe güldüm.Ormana gidebileceğimiz bir araba bırakmamıştı geriye.

Zavallı adamın taksisini de uçurmasını göze alamayarak dışarı çıktım.Taksici gülümseyerek bavulumu elimden alırken bagaja yerleştirdi.Ama bu zoraki ürkek bir tebessümdü.Orta yaşlı adam bizden korkuyordu.Elinde kurumuş kanlar bulunan prens bozuntusu,peçeteyle yaralı elini sarmış ben.Bizim bir çatışmadan çıktığımızı düşünüyor olması muhtemeldi.

Vampir Kalbinin Hançeri (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin