Dolunayın parıldadığı ihtişamlı bir karanlıkta kadın yüzüne vuran ay ışığının altında...Parmak uçlarında yükselmiş.Sarı saçlarını rüzgar uçuştururken teninde ki ferahlığı ruhuna göndermiş.Belini hafifçe germiş kadının,sakin ifadesi gözleri hayranlıkla kırpıştırabilirmiş.Köşede onu izleyen adam parmaklarını şıklattığında benliğini kendine partner yapan kadın dansına başlamış.Müzik yok bu dansta,kadın kendi ritmini oluşturmuş,
yaşanmışlıklardan bir şarkı tutturmuş.Bir kuğu gibi süzüldüğünde dingin zamanların ortaklığı,sert,kesik figürleri şahlandırdığında kanayan kalbin hıçkırıkları yönlendirmiş bedenini.
Huzurla,hislerinin tercümanı olan dansını yapan kadın ufak bir yanlış yapmış bilerek.Adam hemen kaşlarını çatmış, parmaklarını bir kez daha şıklatmış aceleyle.Kadın durmuş,
adam gelmiş.İkisi de biliyormuş tanık olunan zamanı ama kadın bir tık öndeymiş, görünenin ötesindeymiş.
Gerçeklerle savurmuş kendini.Adam anlamamış onu,anlamak için de fırsat vermemiş ona.Sivri dişlerini geçirmiş kadının narin boynuna.Kadın adamın inançsızlığını görünce kendini kanıtlamaya çalışmamış onlar çoktan kaybeden tarafmış.Teni yavaşça solmuş kadının.Kanının her damlası şimdi adamın içindeymiş.Katil,cansız bedeni bırakmış,ölü kadın yere düşmüş.Adamın damarlarında dolaşmaya başlayan kan kalbinde hiç yenilenememiş. O kan zaten temizmiş.Onun kanı her geçişinde yüreğinden,sızlatmış derinden.Elini kaldırmış adam,sancıların batıp çıktığı göğsünü kavramış.Beklemek ona yakışmaz.Adam da gitmiş daha fazla dayanamadan kadının peşinden…Gözlerim hiç ayrılmamıştı gözlerinden.Kara parçası konmuştu okyanusumun ortasına,sularımı çekmiştim geri,sıkışmıştım küçük alanda.Benim maviliklerimin ortasındaki karanlık bu yüzdendi.
İçinde sadece onun tutsak olduğu bir kara delikti.En az karşımdaki kahveler kadar ifadesiz bakıyordum.Sözleri bozuk bir plak gibi zihnimde her yankılandığında ölümün kollarının arasına biraz daha sokulan biri oluyordum.Sırtımı yasladığım kişi tarafından bıçaklanmıştım.Defalarca yara almıştım.Gözlerim öne doğru çıkmıştı,yüzümde az önce duyduklarıma inanamayan şaşkınlık…Son nefeslerimi yudumluyordum sonsuzluk kadehinden.Kahvelerinde kargaşa vardı.Siyah beyaza,acı tatlıya,güzel çirkine benzemeye çalışıyordu.Hareleri bulanıktı.Benim cennetimdeki ağaçlar yapraklarını döküyordu,orada her şey soluyordu.Hayat suyu tükeniyordu.
Kovuldum ben,büyülü sığınağımdan atıldım.Prensin hatası oldum.
Yaşamamın onun için değersizliğini o söyledi ben dinledim.Bana güvenemeyen adam,bir gün 'Evliliğimizi zevkle sürdürüyorum.’ bir gün 'Seni kurtarmak,seninle evlenmek yanlıştı.’ dedin.Sen söyle ben hangisine inanıp bağlanayım?Öfkeyle fırladı bir ok gibi sözlerin belki ama sen düşünmeden konuşmazdın.Canımı yakmaksa amacın,tebrikler başardın.Aşk neredeydi?Gösterin bana,ben kaçırmak istemiyorum.Bu sefer yetişmek istiyorum,baş köşeye geçip oturmak yerime biri geçmeden sahiplenmek…
Eski izini bırakıp geçmişti.
Acılarını,mutluluğunu,gülüşlerini paylaştığı kadın onun için hala önemliydi.Yaktığım yüzü için beni güneşe feda eden adam ben zaten sana uğrayamamışım ki yeni heveslerin olayım.Her gün biraz daha içimde büyüyen sana ait olan o baş belası hislerim bir fidan gibi yeşerirken en sonunda köklerinin yüreğimi delip geçeceğini anladım ama ben bana karşılık verdiğine inanmıştım.Ben seni yanlış anlayan bir aptalmışım;umutlarım,
hayallerim,senli kurduğum geleceklerim bir bir bükülmüş boyunlarından kırıldılar.Çığlıklar sessiz çaresizliğim oldular.Kalkanlarım düşmüştü,sahiciydim.
Meggie’nin iyi olup olmaması hala onu ilgilendirdiği için kalbimden kıskançlığa dair yoğun bir elektrik geçmiyordu çünkü ben acının toplayıp ardına kattığı yükler tarafından çarpılmıştım.Muhtemelen eğer bir daha kalbime dokunmaya kalkan olursa onu da çarpacaktım.
Henüz uykudan yeni uyanmış bir sersem gibiydim,yatağımda kendimi bulamamıştım,kanlar içinde gözlerimi açmıştım.Aldatmaca,
sedyeyi yumuşak yatağım sanıp güzel rüyalara devam etmek kandırmaca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Kalbinin Hançeri (Tamamlandı)
VampiroTesadüf,yakalarından sıkı sıkı tutmuş onları kirli oyunların,sırların,gizemin cirit attığı masaya karşılıklı oturtmuştu. Bir tarafta genç bir kız diğer tarafta vampir bir prens... Kara gölgeler sinsi tebessümleriyle birlik oluyor birbirlerini görmel...