Hiç uslanmamış beynim bulunduğumuz durumu görmezden gelerek yeni,etkileyici intikam planlarını bana sunuyordu.
Başlarında gayet eğlendiğim intikamım sonlarında büyük bir hayal kırıklığına uğratmıştı.Ondan öcümü alamadığım üstüne üstlük beni de bu dansında kendisine partner olarak seçtiği için öfkeliydim.Sessizce bize tuhaf bakan bakışlar altında yaşlı kadının yerinde oturuyorduk.Yüzüm hatalarım ve yanımdaki prens yüzünden somurtkan bir ifadeye bürünmüştü.
Ellerim vücudumdaki her tatlı tatlı kaşınmayı bekleyen noktada gezinirken mavilerimi Silver'a çevirdim.
İlk kaşınmaya başladığım da kısa sürede olsa her şeyi unutup keyifle beni izlemişti.O hissi ona yaşatmış olmamı bir türlü hazmedemiyordum.
Daha sonra ise ikimizde bu işkencenin bitmesi için soluğu burada almıştık.Yaşlı kadın durumu anladığında bana çaktırmadan tebrik eder gibi bir gülüş göndermişti.Bu gülüşün her şeyi elime yüzüme bulaştırdığım için mi yoksa prensi bu hale soktuğum için mi olduğunu anlayamamış olsam da ben de hafif tebessüm etmiştim.
Şimdi öğrencileriyle birlikte bizi kurtarmanın yolunu arıyorlardı.Kaşıdıkça tahriş olan cildimi görüyor
Silver'a en iyisinden yumruk atmamak için zor duruyordum.
Onun yok olmasını dileyen gözlerim inatla üzerinde dolaşırken sabır dilercesine bana ters bir bakış atıp kafasını hızla otları karıştıran yaşlı kadın ve diğerlerine döndürdü.Bu durumda olmamızın tek sorumlusu oydu.Ne olacaktı biraz içimi soğutmama izin verseydi?
İlk aldığım şişenin panzehrinin olmadığını öğrendiğimde şişe daha bir cazip gelmişti.Ama şimdi ellerini çabuk tutmalarını bu rahatsız verici kaşıntılardan kurtulmayı sabırsızlıkla bekliyordum.Sonunu da düşünebilseydim keşke.Silver'ın komik halleriyle ilgilenmekten gülüşlerimi durdurup bir şekilde oradan kaçmayı akıl edememiştim.Ve o görüntüler birkez daha gözlerimin önüne gelince hala daha gülmekten kendimi alamıyordum.
Şu an ilk sefer kadar çok aşırı tepki vermiyordu.Hem alışmış hem de başkalarının karşısında otoritesini sarsan bir hareket yapmak istemiyor olmalıydı.Bir kez daha gülüşümü serbest bıraktığımda Silver'ın rengi biraz daha koyulaşan kırmızı gözleri beni buldu.Dudaklarımı güçlükle birbirine bastırıp kafamı ona çevirdim.
Çıkarmış olduğu pençelerini boğazıma geçirip sesimi kesmek için büyük bir arzu duyuyor gibiydi.
Uyarı dolu bakışlarından sonra tekrar o sivri tırnaklarını bedeninde gezindirmeye devam etti.Dudaklarımı büzüp kafamı önüme eğdim.Pençeleri ile derisini kaşıdığı için üzerindeki kıyafeti yırtmış ve vücudunda derin çizikler oluşturmuştu.Uzun zamandır kendini geriye çekmemişti sivri tırnakları.Onun bundan etkilenmediğini bilsem de yine de kendimi kötü hissetmiştim.
İleri gittiğimi düşünmüyordum.
Hakettiği konusundaki fikirlerim değişmemişti.Çokta uzakta kalmayan geçmişimize dönüp baktığımda benim yaptığımın hiçbir şey olduğunu görüyordum.Başını ve karnını sağa sola kaydıran prense yandan bir bakış atıp bir kez daha kıkırdadım.Ben de kaşınıyordum ama onun kadar çok değildi.Sanırım ilaç daha az miktarda bedenime temas ettiği için böyleydi.
"Sessiz dur!"
Üzerine bir şey söylemeye cesaret edemeyeceğim yoğunlukta bana baksa da bazı şeylere açıklık getirmem gerekiyordu.
"Tam da bu yüzden bunu yapıyorum işte.Ben senin sürekli emir verip sorgusuzca söylediklerini yerine getireceğim kölen değilim.Biraz kibar ol!" Sesim çokta onun gerisinde kalmamıştı.Birkaç kişinin kaçamak bakışlarını yakalasam da geri adım atmayacaktım.Öfkeden üzerinde oturduğumuz tezgahı önden kavramış sıkıyordum.
Silver sessiz kalmayı tercih edip bir cevap vermedi.Umarım bu tutumu bana hak verdiği içindir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Kalbinin Hançeri (Tamamlandı)
VampireTesadüf,yakalarından sıkı sıkı tutmuş onları kirli oyunların,sırların,gizemin cirit attığı masaya karşılıklı oturtmuştu. Bir tarafta genç bir kız diğer tarafta vampir bir prens... Kara gölgeler sinsi tebessümleriyle birlik oluyor birbirlerini görmel...