Derin bir sessizlik vardı ortamda.Herkes nefesini tutmuş onu bekliyordu.Dudaklarından dökülecek bir kelimeyi...
Ya son diyecekti ya da devam!O kadar tuhaftı ki!Onlar hayatımı yönlendiren kalemi ellerine almıştı.Nereyi çizerlerse oraya gidiyordum,ne yapmamı isterlerse faydasız çabalarımla onu yapıyordum.Şimdi de o kağıdın üzerine son noktayı koyarlarsa öteki dünyaya gidecektim.Yirmi yıllık hayatım son bulacaktı.
Herkes gibi hayallerim vardı benimde sıradan olsa da gerçekleştirilmeyi bekleyen hayaller...
Doktor olup insanlara yardım etmek en büyük hedefimdi.Çevreme duruşumla, karakterimle örnek olmak istiyordum.İleride kişliği düzgün biraz da yakışıklı bir eşim olsun diyordum.
Ama maalesef ki kaba, ürkütücü bir vampirle evliydim!Üstelik haberim bile olmadan!Anne olmak,çocuklarımı iyi yetiştirmek,yaşlandığımızda sessiz sakin ilgilenebileceğimiz bir bahçesi olan küçük bir ev,benim annesinin ve ya babasının kızacağını bilsem de gizlice şeker verdiğim torunlar...
Eksik kalmalarını istemiyordum.
Ölmek istemiyordum.Savaşmak istiyordum.Bu acizlik benim doğama aykırıydı.Ama yapamıyordum işte.Beni sıkı sıkıya çevrelemiş zincirlerden kurtulamıyordum.
Korkuydu bana engel olan.Cesaret bazen bana uğradığında o zincirin bir parçasını koparıp onlara ulaşmamı, tek elimle de olsa savaşmamı sağlıyordu.
Ama işte o zincirlerden kurtulup güçlü bir profil çizmem öğrendiğim, imkansız diye bildiğim gerçekler sebebiyle her geçen gün beni biraz daha zorluyordu.
Biri beni gelip çıkarmalıydı bu dibi görünmeyen kuyudan,kurtarmalıydı zincirlerimden!Hala daha bir sessizlik hakimdi geniş koridorda.Keşke bu sessizlik içime de işleseydi.Ne yazık ki düşüncelerimin acımasızca attığı çığlıklar buna engel oluyordu.
Silver hala bir cevap vermemişti.
Kararsızdı sanırım.Belki de pişman olmuştu.Gerçekler her zaman düşünüldüğünden daha korkunç oluyor.O da kral beni affeder diye düşünmüştü şimdi kralın kesin hükmü karşısında fikrini değiştirecekti belki.Önümde birleştirdiğim ellerimle oynuyordum.Gözlerimi açmıyordum hala.Böyle daha iyi oluyordu.
Kralın ateş saçan gözlerini,ürkütücü yüzünü görmüyordum.Silver'ın yüzünü de görmüyordum.Yüz ifadesinden ne düşündüğünü anlayacak ve belki de iki dakika üç dakika fazladan üzülecektim.Bunu istemiyordum.Tersi de olabilirdi ama Bilmiyorum!"Peki kralım."
Silver'ın söyledikleriyle istem dışı gözlerimi açıp ona döndüm.O kendinden emin duruşuyla krala bakarken ben engel olamadığım bir buruklukla ona bakıyordum.Kabul etmişti işte.Bırakıyordu beni pis maymun.
Kalbimin kanadığını hissediyordum.
Ortadan ikiye ayrılmış ve oluk oluk kan akıyordu.Çok derinden yara almıştı.Ona güvenmiştim ben!Madem bu kadar çabuk pes edecektin beni umutlandırmanın nedeni neydi?
Gözlerimden bir damla yaş yere düştüğünde tüm kafalar o sözlerden sonra daha da derinleşmiş sessizliği bozan, yaşın sahibine dönmüştü.
Hiçbirine bakmadan ağlamamak için tırnaklarımı etime geçirdim.Bu kadar aciz olmamalıyım olmamalıyım.Gözler tekrar Silver'a döndüğünde
Silver keskin bakışlarını krala dikti."Prensesin eğer kutsanma kaldırıldıktan sonra yaşamasına ve dünyaya geri dönmesine izin veriyorsanız kabul!"
dedi Silver.
Kral yumruk olan ellerini biraz daha sıkarken "Silver!" dedi uyarır tonda.
Dalga mı geçiyordu?Yeterince doruklarını yaşadığım heyecanıma heyecan mı katmak istiyordu?Böyle bir şeye asla izin vermezdi ki kral!Bunu o da biliyordu.Başta teklifi kabul ederken şimdi u dönüşü yapıyordu.Bu hoşuma gitmişti ama beni bu kadar strese sokması gerekmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Kalbinin Hançeri (Tamamlandı)
VampirosTesadüf,yakalarından sıkı sıkı tutmuş onları kirli oyunların,sırların,gizemin cirit attığı masaya karşılıklı oturtmuştu. Bir tarafta genç bir kız diğer tarafta vampir bir prens... Kara gölgeler sinsi tebessümleriyle birlik oluyor birbirlerini görmel...