34.Bölüm

320 20 28
                                    

Soğuk bir kış akşamında sevdiğine küs ruh,hasta yatağında ağlamak yerine parmakları arasına renkli balonları tutuşturup kendini dışarı atmıştı.Sadece biraz uzaklaşma fikrini beğenmiş,farklı bir hava solumak istemişti.Leke vurulmamış beyaz karda yürümek heyecanlandırmıştı.
Birkaç adım atmıştı hevesle.Tehlikeli olduğunu bilse de birkaç saniye farklılık,özgür benlik istiyordu.Kar önce titretiyor,sonra yakıyordu.
Aslanın her şeyden haberdar,sinsice onu izlediğini farkedemiyordu.
Sessizce avına yaklaşan aslan ruhun balon tutan eline dişlerini geçirirken o da uçan renkli balonların kendisiyle geçirilecek mutlu bir ömrün dileğiyle can bulduklarını bilemiyordu.
Hayallerin,umutların işlendiği balonlar havada yükselerek gözden kaybolurken,iplerini acıyla kıvranan yaralı ruhun bileğine dolamış onu da beraberinde götürmüşlerdi.Geriye kalan neydi?Kanla lekelenen kardan örtü,imkansız bir aşkın izleri,bu tabloya mutlu bir kükreme bırakan aslan…

Kalbini sevgisiyle besleyen ben,acıyla büyüten oydu.Yaralanan ben,kopan parçalarımı midesine ziyafet eden oydu.Zamanın acımasızlığı altında kıvranıyordum.Geçmek bilmeyen her saniye de içimde kavgalar artıyor,
korku zorla aç çakalları için arazi satın alıyor beni kemiriyordu.
Öfkenin ağlarına takılı kalmış prens,acımı sonsuzluğa bulayacak diye mahvoluyordum.Dudaklarından dökülen sözler kalbime kaynar sular atacak,bana bir kez daha sırtını dönecek diye bitiyordum.

Kucağında büzüşmüş,heyecanla titreşen göz bebeklerimi omuzlarındaki ellerime çevirmiştim.
Yüzüne bakacak cesareti gösteremiyordum.Kahveleri maviliklerime değdiği an sanki pusu da bekleyen maymunlar gözlerime atlayacak,dünyamı karartacaklardı.
Bacaklarımdaki elinin baskısı gittikçe artsa da sessiz kaldım.Etrafımızda halka oluşturup hala selam veren kalabalıkta susuyordu.Şimdi bu sessizlikte korkunun notaları uğulduyordu.

Onun gelişi,şüphesiz hepimiz için sürpriz olmuştu.Olacakları kafamda tartıyordum,sonuçları ben de taşıyamıyordum.Aslanın gür yelelerinin gölgesi üzerime düşmüştü.
Göğsünün tam ortasında biriktirdiği alev topları her nefes alışında yükseliyor göğsümü hırpalıyordu.Kan bakan gözleri, karşısındaki adam üzerinde işkencelerini hazırladıktan sonra bana döndü.Ayak parmak uçlarımdan başladı,açık bacaklarıma öyle bir bakışı vardı ki ellerimle çıplaklığımı örtmek istiyordum.

Gözleri usulca yukarı çıkarken tenimde koca yaralar açıyordu.
Titriyor,rahatsızca kıpırdanıyordum.
Kumaşın kapatmadığı göğüslerime geldiğinde,burnundan sert bir soluk verdi.Yere çakılmak mı daha iyiydi sağlığım için yoksa onun kollarının altında sahiplenilmek mi?Kafamda bunun tartışması dönüyordu.

Ona kaçamak attığım bakışlar aniden kahvelerini gözlerime dikince azılı bir suçlu gibi yakalandı.Kaçış umudum gözlerindeki kara delikte kaybolmuştu.Çenesi biraz daha kasılırken,dudaklarından ıslığı andıran bir soluk bıraktı.

Gözlerimiz buluştuğu anda her şey önemini yitirmişti.Beni biz yapan her parçam ona odaklanmıştı.Berrak bir deniz gibi saydam oldum prense.
Maviliklerimin altındaki ölü yosunları,siyah taşları gösterdim.
Hislerimi anlattım,ben ilk defa merhamet diledim.Bir gemiyi daha gözlerimdeki denize gömmesin istedim,bir enkaza daha yer olmadığını söyledim.Bir ada kurmasını rica ettim,denizin kalbinde,geçmişimizdeki çamurları bir araya getirdiği bir kara parçası gözlerimde... Gülüşüyle yeşillik katsın dedim.Kimselerin olmadığı ıssız bir ada,sadece o ve ben bir de bizim gizli sığınağımız...

Kırmızı harelerinde masal dinler gibi bana bakan oğlan çocuğu kocaman gülümsedi.Gözlerindeki yumuşama kalbimi karıncalandırdı.Daha sakindi.
Gözlerim hayran parıltılarla ondayken aceleyle kaçırdı bakışlarını, kalabalığı süzdü.Ben zaten kalpten gelen mühürle en büyük başarıma imza atmıştım.Görmüştüm,
gözlerindeki perdeler tek tek inmiş bana gerçek olmuştu.Bir müzik istiyordum,bu dans onun için olacaktı.

Vampir Kalbinin Hançeri (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin