Küf kokan çatlak duvarlar,bir adamın hapishanesi...Parmaklıklar kalın,güçsüzlük onun bir parçası.Çıkmak için çaba da göstermiyor,birileri onu buraya zorla ait kılmış o da hiç savunmasını yapmamış.Günler geçtikçe hayat da adamdan geçiyor.Zayıflıyor,kemikleri kendini belli ediyor.Çökük;bedene ruhu da arkadaşlık ediyor.Köşesinde büzüşmüş,dizlerini kendine çekmiş,fazla yer kapladığına inanır gibi.Kaybolmak istiyor,bu dört duvar arasında bulunamamak,
aranmamak...Etraf karanlık,gözlerinin buna alışma ihtimali yok.Her yer ona zaten siyah,hüzün,acı.Adamın gözleri kapalı,doğrusu birileri örtmüş.
Yaraları var,koyu kahvelerin etrafına yuvalanmışlar.Kulakları kapalı,duymuyor.Ölmüş,içine gömülmüş.Kendinden habersiz bir intikamın peşine düşmüş.İleri geri sallanarak sayıklıyor.Dilini yitirmemiş olsa da zehir akıtıyor.
Duvarlar,onun gittikçe gürleşen hırıltılı,inlemeli sesiyle çınlıyor.Adam karanlıktaki çaresizliğini,o yolları bilemediğini unutuyor.O bu çöplükte kalırken her şeye hep uzak duruyor.Kukla,intikamının elinde bir köle.Onu büyüttükçe küçülüyor.Her şey çabuk olsun ve bitsin mi istiyor?Kendinden o kadar kopmuş ki... Beklemek ona göre değildir.Ayağa kalkmalı,o parmaklıkları kırmalı,bu sahte kalıplardan kurtulmalı!Harekete geçmiyor.Çocuk,seni yalnız bırakmazlar.Kimsesizlik yok,bunu sana anlatırlar...O doğuyor…Hissediyor musun yıkık adam?Kurtuluşun yaklaşıyor.Işık önce içinden başlıyor.Karanlık yarılıyor,pus dağılıyor.Bir şeylerin ters gittiğini düşünüyor,her şey olması gerektiği gibi ilerliyor.Sonra bir beden çıkageliyor.Ne kadar tuhaf?Kalbi yaralı bir kuşun çırpınışları gibi atıyor.Şaşkına dönüyor.Parmaklıkları nasıl geçmiş?Kim bu?Göremiyor.O kişi ona yaklaşıyor.Kendini korumak istiyor,tehlikeli bir şey bu,onu çıkaracak ya,uyandıracak kabusundan...Elleri bir şeyler bulma umuduyla etrafında geziniyor.Her seferinde boş kalıyor.O hırçın elleri yakalıyor kimliği belirsiz.Narin yumuşaklık bir kadını andırıyor.Titrek bir sıcaklık gözlerine dokunuyor.İyileşiyor,yaralar kuruyup dökülüyor.İnatçı adam hala gözlerini açmıyor.Huzursuzca çatık kaşları.Rahatsız rahatı bozuldu,beğenmiyor durumu.Kadın ilerliyor durmaksızın,onu engelleyemiyor.Kulaklarına dokunuyor.Adamın zehir dili işleri bozmak için uğraşıyor.Kadın inceden inceden ağlıyor.Biraz geri çekiliyor belki bir an gitmek istiyor ama devam ediyor.Doktor,işini iyi yapıyor.Hastasını sağlam dikiyor,önce yüreğini birleştiriyor.Orası yarımsa tamam olunmaz biliyor.Pek bir parçalanmış adam,ona kendinden veriyor.Merak ettiriyor,
hissettiriyor.Biraz cesaret ve güven...Adamın elinden tutup kaldırıyor.Genç kaçmaya çalışmıyor.Küçük bir çocuk gibi annesine uslu duracağına söz vermiş sanki,kadının peşinden minik adımlarla çıkışa gidiyor...Güneş tepemizdeydi,yerini sevmişti.
Worthington'ın bunaltıcı bulutlarını itelemişti.Gün onundu,koca dilimi paylaşmalıydı.Gözlerimi araladığımda şanslı ve mutlu hissetmemin nedeni yanıbaşımdaydı.Dağınık saçlarının ipeksi okşayışlarını kendime ait kılmıştım.Ellerim karışık tutamlarda istediği gibi geziniyordu.Kahvelerinin çarpıcı rengini henüz odağıma alamamıştım çünkü maymun uyuyordu.Günlük ihtiyacı olmayan uykuya zevkine dalıyordu.Onu sindire sindire izliyordum.
Kirpiklerine bakıyordum dikkatle.Hafif kıpırdanışlarının tatlı sarsıntısını yaşıyordum.Öyle narin öyle incelerdi...Yüzündeki benlerden öpüyordum nazikçe.Anlamsız bir şeyler mırıldanıp bana sokuldukça kıkırdıyordum.Alışık değildim bu karelere.İyi hissetmek uzak kalmıştı.Karşılaşma ümidimiz zayıftı,hayat bize acımasızdı.Bazen geliyordu mutluluk,treni biz kaçırıyorduk.
Bazen bekliyorduk,sıradan
değil kırarak dağıtarak gözlüyorduk...Yanımdaki adamın dudak kıvrımını gördükçe tuttuk,
bırakmayız diyorum.Alt dudağı denizi üst dudağı gemisiydi,dalgalara bırakmıştı kendini.Gecenin kalıntıları düşüncelerimi ele geçiriyordu.İnanılmazdı.Üst bacağımdaki o kocaman ısırık izini görmesem hayal zannedebilirdim.
Güzel biraz da şiddet içerikli anlardı.Asla canımı yakmamıştı ya da hissetmemiştim.Onda bıraktığım şehvet dolu yaralar saniye geçmeden silinip gitmişti.Bu nedensizce beni sinirlendirmişti,hırsla ona daha fazla saldırmış olabilirdim.Ben de aynısından istemiştim,tenine kazıdığım bir imza atmayı dilemiştim.Kendime şimdi kızmadan edemiyorum.O an sağlıklı düşünemediğim açıktı.İmzam ilk kutsanan dudaklarımızda sonra onun yüreğinde zaten yaşıyordu,ilerisine gerek yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Kalbinin Hançeri (Tamamlandı)
VampireTesadüf,yakalarından sıkı sıkı tutmuş onları kirli oyunların,sırların,gizemin cirit attığı masaya karşılıklı oturtmuştu. Bir tarafta genç bir kız diğer tarafta vampir bir prens... Kara gölgeler sinsi tebessümleriyle birlik oluyor birbirlerini görmel...