20.Bölüm

400 23 6
                                    

Bazen yaşadığınız hayatın sıradanlığına kapılıp hiçbir şey istemezsiniz.Sizi bekleyen durumlar aynen karşınıza gelirken birden biri buna 'Dur!' der.Alışılagelmişi değişime mecbur bırakır.
Benim hayatımı etkisi altına alan  şu an belime sıkı sıkı sarılmış prensti.Bundan şikayet ettiğim anlar çoktu.Ondan her gün biraz daha nefret ettiğim gerçekti.
Ama bugün bunlar da değişmişti.
Onun söylediği her kelime ruhumdaki derin yaralara dokunmuştu.
İyileştiğimi hissetmiştim.Onun her gülüşünde sahiden iyileşmiştim.

Ona terapi gibi gelen anlardan sonra birbirimizi sarmalamış bedenlerimiz her şeyi susturup bizi tatlı bir uykuya itmişti.

Ben uyuduğum beş saatin ardından gözlerimi aralamış bir süre karanlığa alışmalarını beklemiştim.Sonra ise ilk hedefim uyurken bile kaşları çatık olan Silver olmuştu.Saçları karışmış onun ciddi havasını dağıtmıştı.Saçları da her zaman  bedenindeki her ayrıntı  gibi dik,düzenli duruyor onu tamamlıyordu. Sırtındaki bir  elimi dikkatlice çekip dağılan  saçlarına daldırdım.
Bu kadar yumuşak ve güzel durmaları sinir bozucuydu.Daha önceki kıskançlığım hala üzerimdeydi.İçimde onlara doya doya dokunma isteği oluşmuştu.Biraz oynasam bence onu derin uykusundan uyandırmazdım.

Saçlarını yoğuruyor, garip şekiller veriyor,bazen de çekiştiriyordum.
Onu şekilden şekle sokarken oldukça eğleniyordum.Bir kez daha çekeceğim sırada
"Kıskanıyorsun." dedi kısık bir ses.
Elim öylece kalırken suçumun anlaşılmasının verdiği rahatsızlıkla bedenimi kendime çekip ufalmayı istedim.

Silver uykusuna doyamadığını belirten kısılmış gözleriyle bana bakarken ben dudaklarımı ısırıp ona verilebilecek mantıklı bir açıklama düşünüyordum.
"Gereksiz bir kıskançlık içindesin prenses.Banyodaki şampuanlar senin de saçlarını yumuşatacaktır." dedi gözleri oldukça uzağımızda duran siyah kapıya kaymıştı.

O kapıyı farketsemde ardında ne olduğunu hiç merak etmemiştim.
Şuan oraya gitmek için büyük bir istek duyuyordum ama banyoya ulaştığım sırada bir asır geçecek gibi geliyordu.
Gözlerimi tekrar Silver'a çevirdim.
"Açıkçası ben de sarayı,dünyanızı keşfetmek istiyorum.Ama benim bacaklarımla bu iş imkansızlaşıyor.
Bir çözüm bulamaz mısın?"

Silver sırıtarak bana biraz daha yaklaştı.
"Benim bacaklarım bence en iyi çözüm."
Kaşlarımı çatıp onun sırıtan suratına baktım.
"Ben bundan rahatsızım ama!" dediğimde şuan bulunduğumuz durumdaki rahatımı hiç düşünmemiştim.
Onun 'Ciddi misin?' bakışlarını yok sayarak ellerini belimden ittirip oturur pozisyona geçtim.Arkamda kalan Silver'a yandan bakarak
"Her zaman sen olmayacaksın ki!Ben burada mı kalacağım sürekli?" dedim isyankâr sesimle.
"Merak etme.En geç yarın bunu halledeceğim."
Ona güvenmeyi tercih edip onaylarcasına kafamı salladım.

Silver biraz durmuş sonra iiri bedenini hızla yataktan çıkartıp karşıma geçmişti. Kollarını bana doğru uzattı.Yüzüne baktığımda yine kahveleri kilitli sandıklara hapsedilmişti.İşte bunu hiç sevmiyordum.
"Buraya gel!" dedi kollarını birkez daha öne doğru uzatırken.
İnatla kollarımı göğsümde birleştirip çatık kaşlarla ona bakmaya devam ettim.
"Bu cümle de bir şeyler eksik!" dedim sertçe.Emir verip itaatkar bir köle gibi onun isteğini yerine getirmemi bekleyemezdi.Ben bu değildim.
Kızgın bakışlarımı hiç takmadan beni öylece kucağına almıştı.
Sinirle homurdanıp
"İçine bir şey mi kaçtı senin?Saniyeler öncesi ve sonrası değişimin hayret edilesi doğrusu." dedim.Suratım asılmış ellerim omzunda durması gerekirken yine birbirine kenetlenmişti.O böyle duygusuz olduğunda yaklaşmak istemiyordum.
Çünkü inciniyor şu ana kadar farkedememiş olsam da incitiyordum.

Alnıma bir öpücük kondurdu sakin durmamı söyler gibi gözleri bendeydi. Sık  sık şahit olduğum kalp atışlarım yine coşkuyla bana eşlik ediyordu.
Beni öpmesinden rahatsız olmuyordum ama yine de kimseyle bu kadar yakın olmaya alışamadığım için garipsiyordum.Bir de 'Bunu neden sürekli yapıyor?' gibi cevaplayamadığım sorular doğuyordu

Vampir Kalbinin Hançeri (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin