İçimde hırçın dalgalar gibi coşan çok his vardı.En güçlü olanı tüm hırsıyla kalbime saldıranı korkuydu.
Hayatımın sonlanmasından korkuyordum.Hayallerimi gerçekleştiremeyecek olmaktan,
yapmak istediğim çoğu şeyi yapamamaktan korkuyordum.Silver ve gözleri merhamet etmiyordu
Uzun bir sessizlik içindeydik.
Bedenim titriyordu.Gözlerimden yaşlar süzülmek üzereydi.Onun kucağında ona bu kadar yakınken korktuğumu ,titrediğimi anlamaması imkansızdı.
Bu rahatsızlık vericiydi.
Akmaya hazır göz yaşlarımdan bir damla usulca süzüldü.Silver gözlerini gözlerimden çekip yanağımdan süzülen damlayı takip etti.Gözyaşım aramıza düşünce gözleri tekrar gözlerimi buldu.Son bir bakış atıp beni yere indirdi.Bir adım geriledi.
"Dinliyorum!"Dediğini anlamamıştım ve anlamayada çalışmamıştım.
Şuan onun bu kadar yıkılmaz duruşu gözüme batmıştı.
O böyle güçlü dururken benim ağlamam hiç adil değildi.Öncelikle gözlerimi silip sırtımı dikleştirdim.
Ben bu aralar sulu göz tabirinin vücut bulmuş haliydim. .Söylediği şeyi zihnimde birkaç kere tarttım ama hala çözememiştim.
Ona anlamadığımı belirten bakışlar yolluyordum."Yüzüme söylemeye cesaretin yoksa arkamdan da konuşma!"dedi uyarır bir tonda.
Ondan deli gibi korktuğumu biliyordum ama bunun yüzüme vurulması zihnimde iki zıt sesi çatıştırıyordu.Bir tarafım karşı gelip
'Kim cesaretsizmiş' demek istiyordu.
Bir tarafım ise 'Yaşamak için susmalısın!' diyordu.Susmuştum.Şu an için en doğrusu buydu.Silver cevap vermediğimi gördüğünde yanımdan geçip tek hareketle merdivene çıkmıştı.Ben o merdivene çıkabilmek için kırk takla atıyordum.
Kalan kağıtları da seri bir şekilde panoya astı.Onun elinde renkli raptiyeler görmek garip gelmişti.Komik durmuştu.Elinde pamuk şeker olması gibiydi.
Kendi kendime gülümsemiştim.
İki dakika önce bu adam beni ağlatırken şimdi onun elindeki renkli raptiye yüzünden gülüyordum.
Sanırım akıl sağlığımı yitiriyordum.Belki de gülmeye ihtiyacım olduğu için böyle saçma bir durumu bahane ediyordum.Silver arkası dönükken konuştu.
"Şimdi de delirmeye mi başladın?"
dedi alaycıl bir tonla.
Nereden görmüştü ki bu uyuz?
Yüzümdeki gülümsemeyi hemen yok ettim.Bana döndüğünde gözlerinde ki
'Aptal' ifadesi sinirimi bozmuştu.
Resmen benimle çocuğun bebeğiyle oynaması gibi oynuyordu.Ben oyuncak değilim.Bunu ona göstericemİnadına sinsice güldüm.
"Maymunlar aklıma geldi de ondan güldüm."
Mesajı almış olmalıydı ki yüz hatları sertleşmişti.Bu sefer geri çekilmemiştim.Biraz uzağımda olması benim için büyük bir avantajdı.Bakışlarımızla bir süre birbirimizi öldürdükten sonra Silver kafasını çevirdi.
İlk onun yapması 'Zafer bizimdir.' diyen iç sesimi doğruluyordu.
O giderken arkasından yüzümdeki gerçek bir gülümsemeyle onu izliyordum.Kimmiş aptal Silver Bey!Zil çalınca iki derstir görmediğim Melody yanıma geldi.Koluma girdi ve bahçeye doğru yürümeye başladık.
"Ee nasıl gidiyor Silverla!"
"Dört panoyu da tek başıma hazırladım desem!"Melody şaşkınlıkla kaşlarını kaldırmıştı.
"Tüm işi sana mı yıktı?"
"Hayır çünkü 18 pano var ve ben dördünü hazırladım.Dokuz tanesine dokunmayacağım."Tabi tehdit filan ederse Melody'nin yanında kabaran cesaretim yok olucaktı.Silverın sert gözleri bir iğne gibi fısaltacaktı cesaretimi.Sonuç olarak kalan panoları da ben hazırlayabilirdim.Bunu gerçekten istemiyordum!
"Kaba bir şey zaten!Belliydi böyle yapacağı!Sende kara şövalyeyi boşverip şuan yüzünde 180 derece açı yapmış gülüşüyle bize doğru gelen beyaz atlı prensten yardım istersin!"dedi ve göz kırpıp uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Kalbinin Hançeri (Tamamlandı)
VampirosTesadüf,yakalarından sıkı sıkı tutmuş onları kirli oyunların,sırların,gizemin cirit attığı masaya karşılıklı oturtmuştu. Bir tarafta genç bir kız diğer tarafta vampir bir prens... Kara gölgeler sinsi tebessümleriyle birlik oluyor birbirlerini görmel...