Her bir yandan bedenime saldırmaya çalışan hayalet eller bu sefer de beni yakalamıştı.İstekle attığım adımlar durdurulmuştu.Başka bir el beynimi yükselen dalgalara maruz bırakan gizemin elinden almış,kendine çekmişti.Uzun tırnaklarının beşini de beynimin içinde hissediyordum.
Kararmaya yüz tutan tırnaklara renkli ojeler sürüp iyi bir görünüm kazandırmaya çalışıyordum.Black konusundaki her düşüncem hızla yükselip beş ayrı tırnağa takılmış,biraz daha yara almıştı.İlk karşılaşmamız da samimi bulduğum kişi şimdi beni tepede bulmasının tesadüf mü yoksa planlı mı olduğunu sorgulatıyordu.Her bir araya gelişimizde onunla aynı kutup olup itmek istiyordum.Black’in sahte yaklaşımlarda bulunduğunu biliyordum.Bir şeyler gizliyor ve içimdeki her his sakladığının merkezinde benim bulunduğumu söylüyordu.Etrafımda çok kötülük dönüyor,bir girdap oluşturup beni içine hapsediyordu.Yüzlerine örttükleri maskeler işimi zorlaştırıyordu,kimin iyi kimin kötü olduğunu bilmek gittikçe karmaşık bir hal alıyordu.
Kutuları daha aralamamıştım bile kilidi kırmak için araştırıyor,her zaman ki gibi kurcalıyordum.Gizli olanları gün yüzüne çıkardığımda da içlerinden deniz kızı çıkacağını sanmıyordum.Lanetli bir yaratık fırlayacak yine ilk avı ben olacaktım.
Çöplüğün içinde debelenip biraz daha koksam da pes etmek gibi bir niyetim yoktu.Canavarın midesindeki anahtar gerçeği verecekti.Yalanlarla dolu bir hayat seni köle gibi kullanır,
emirleriyle donatırdı.Ben özgür olmak istiyordum.Başımı yastığa koyduğum da huzur istiyordum.Karşımda sessizce tepkilerini izlediğim adam böyle sürekli gergin yutkunuşlarda bulunduğunda bu pekte mümkün olmuyordu.Gözlerim şüpheyle kısılırken yumruğu arasına sıkıştırdığı kağıda bir kez daha baktım.Açık olan kapıyı bedeniyle kaplamış hemen sağımda yan bir şekilde duruyor,karşıya bakıyordu.
Siyah saçlarının dipleri nemlenmeye başlamıştı.Derin bir nefesle birlikte dikleşen bedenimi harekete geçirdim.Omuzlarına ancak denk gelebildiğim Black’in karşısına geçtim.Gözlerini bana çevirip zoraki bir tebessüm de bulundu.Siyah irislerindeki ifadeleri seçemiyordum,
onun da ne hissedeceğini bilmediğinden emindim.Aramızda kol boyu bıraktığım mesafeyi elimi öne doğru uzatarak kapattım.
“O kağıdı görmek istiyorum.” dedim sert bir tonda.İçinde yazanları okumak için heyecanlanıyor,neler olabileceğini düşünüyordum.
Beynimin her kıvrımı merak odasına doluşmuş,şu an ki fikirlerimin makinesi orası haline gelmişti.Kafasını belli belirsiz sallayıp gerilmiş yüzünü yana çevirdi.Kağıdı tuttuğu elini öne getirirken gözleri de buruşmuş kağıdı takip ediyordu.
Avcuma bıraktığı parça elindeki terden dolayı hafif nemlenmişti, küçük bulutlar şeklinde mavi mürekkebin dağıldığını görüyordum.
Boş eli yanına düşerken telaşla kağıdı açıp iki ucundan kavradım.“Görev tamamlandı,sevgilim.” dedim sesli bir şekilde dile getirirken.Büyük harflerle yazılan şekilli yazının sonuna bir de gülücük konmuştu.Tek kaşım sorgularcasına havaya kalkarken gözlerim Black’i buldu.Eli arasında hırpaladığı kağıdı onun aksine özenle katlayıp,uzattım.Robot gibi duruyordu,elini kaldırıp kağıdı kavramasa bir çeşit şoka girdiğini düşünecektim.
Bu gayet normal bir cümleydi.Görev diye bahsedilen tehlikeli işler olabilirdi ama ben sadece tahminlerde bulunabilirdim.Beni görür görmez saklaması,tedirgin halleri şüphenin kollarına bırakıyordu ruhumu.Kurtulmak,
hayatın burnumun dibine getirip, zorla gözüme sunduğu bu gibi karşılaşmalarda anlamsız gelen bir kelime oluyordu.“Demek bir sevgilin var,hiç yanında görmedim.” Sesim sorgulayıcı bir keskinlikteydi.Kollarımı göğsümde birleştirip söyleyeceği her yalana beni inandırma çabalarını izlemek için rahat bir pozisyona geçtim.Beni neyin beklediğini biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Kalbinin Hançeri (Tamamlandı)
VampireTesadüf,yakalarından sıkı sıkı tutmuş onları kirli oyunların,sırların,gizemin cirit attığı masaya karşılıklı oturtmuştu. Bir tarafta genç bir kız diğer tarafta vampir bir prens... Kara gölgeler sinsi tebessümleriyle birlik oluyor birbirlerini görmel...