Arkama dönüp baktığımda geçmiş tünelindeki karanlığı karşılayacaktım,acı sonları hatırlayacaktım.Unutmayı başaramayacağım,her aklıma düştüğünde zamanı felç eden anıları bir de sırtımda taşıyacaktım.Olay şu ki artık çıkışa ulaşacaktım.İnandığım güzelliklerin eğlencesi geleceğe doğru…Siyah beyaza düşmanca çökmüşken kıyıda bir kadın oturuyor.Kumların üzerinde bağdaş kurmuş denizi seyrediyor.Dalgaların görünmez olduğu anda çıkardıkları sesi dinliyor.Elinde bir kadeh, önünde koca bir şişe...Yudumluyor şarabı ince ince.Sarhoş bir gülüş yayılmış dudaklarında.Dalgaların sallana sallana, okşarcasına taşıdığı eski bir sandala bakıyor.İçinde bir kadın yatıyor...Uykusu derin seslensen duymaz.Fazla dağınık.Başı bir yerde gövdesi bir yerde uzanıyor.
Durağan kadın sirk gösterisini izler gibi sanki,bu görüntü ona eğlenceli geliyor.Varlığını algılamaktan bazen şüpheye düştüğü yanındaki adama dönüyor.Elleri bağlı bir genç az ileride oturuyor.Kafası güzel kadın her şeyi yaptığından habersiz masum bir edası var.İçki onu kullanıyor.
Adamla birlikte izliyor sandalın kayboluşunu.Ufukta bitiyor,son bayraklarını yükseltiyor,karanlık yutuyor.Adam o sandalda yeniden dirilişini kayıplara karıştırırken kadın vicdanının yüklerini bırakıyor.Deli mi ne?Yenilerini eklemekten geri kalmadan bunu yapıyor.Adamın zavallı duruşuna inat sessizliği seçmiş huzurlu kıyıda kadının kahkahaları yankılanıyor.Değişmeli,değişmiyorsa değiştirmeli!
Kirpiklerim gözlerimi örtüyor hemen sonra yukarı çıkıp gölgelendiriyordu.
Saniye geçiyordu belki de ama her seferinde kendimi başka bir yerde buluyordum.Bir bakıyordum ki silahların hepsi bana doğrultulmuş.
Oyuna getiriliyordum.Herkes mutluydu belki ama ben zevk almıyordum.Çok sıkıcı değil miydi?Benim fikrim bu yöndeydi.Bu gün oyunun kurucusu oldum.Silahlar bir bir ellerinden düştü,her şey tersine döndü.Oyuncular arasında tek güç bende.En heyecanlı kısmı da gerçekleşti biraz önce.Bir baş kesildi,yuvarlandı gitti.Kavuştuk özgürlüğe,esaretten kurtulduk.
Oyundan çıkmış,dışlanmış olanlar arkamda,deli coşku yükseliyor aramızda...Bir hareketlilik hissettim.Kafamı ruhsuzca sağa çevirdim.Prens gidiyordu.Sırtını dönmüş,çökmüş bir adamın haliyle yürüyordu.Ayakları boş bir çuval gibi bedeninin altında süzülüyor,kendini yönlendiremiyordu.Boynunu bükmüştü,ah,tanımasam günahsız diyecektim.O sivriydi;pençeleri,
dili,dişleri,bakışları...Yaktığı canı bilmesem merhamet edecektim.
Balmumundan yapılmış adam her adımında eriyordu sanki.Aklında gezinen hastalıklı fikirler onu bitiriyordu,çürütüyordu.Kalp,açıklamadığı saklı gerçeklerin yeri,en çok orayı merak ediyordum.İyileşme umudu var mıydı?Gözlerimi sıkıca yumdum.Akmamaya yemin etmiş yaşlardan bir damla süzüldü usulca.Suskunluğu beni çığlıklara boğuyordu.O kadar ihtiyacım vardı ki sesine...
Dudaklarından dökülecek tek bir sözcük istiyordum.Hislerini hissetmeliydim.Yıkılmıştı görebiliyordum.O küsmüştü.
Hayata,yanındakilere hatta kendine düşman oluvermişti.Sırtı büyük bir kudretle kabarıyordu,bedelleri ardı ardına diziyordu.İçinde bir çiçek daha soluyordu,bahçeleri ölüyordu.
Kara toprak farkını yaşatıyordu.Kafamda bir opera çalıyor.Güçlü ses etimi deşiyor.Düşünüyorum,dünü bugünü,yarını aklımda gezdiriyorum.
Prensin kayıpları çoğalıyor.Annesinin ölümü dikenli teller gibi sarmış adamımı.Dudaklarını her araladığında karşısında onu hevesle dinlemeye hazır kadını görmeyince konuşmamış,kalbi,orası dolup taşmış.Annesiyle geçirdiği zamanları kutsallaştıran adam terk edilince hayallere değil kabuslara dalmış.Her gülümsediğinde onunla birlikte gülen kadın gidince odasından çıkmamış.
Kraliçe gökyüzüne doğru kanatlanırken onu ayaklarından tutup durduramadığı için hep hırçın,öfkeli kalmış.Sevgisi annesiyle can bulurken onunla çıkmış merhamet etmeden.Bu böyle devam edemez ki.Görmüş bunu Meggie ve harekete geçmiş.
Omuzlarından tutup sarsan o olmuş.Pes etmemiş,Silver’ın umutsuzluğunu çiğneyip başarmış.
Onu düştüğü yerden kaldırmış,
yaralarını sarmış.Değerini biçmeye çalışıyordum,Silver ve Meggie,birlikte onların isimlerini yan yana kullanırken bile yırtılan göğsümü bastırarak anlamak istiyordum.Evet artık yoktu ama prenste yaşayacaksa bu çokta önemli değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Kalbinin Hançeri (Tamamlandı)
VampireTesadüf,yakalarından sıkı sıkı tutmuş onları kirli oyunların,sırların,gizemin cirit attığı masaya karşılıklı oturtmuştu. Bir tarafta genç bir kız diğer tarafta vampir bir prens... Kara gölgeler sinsi tebessümleriyle birlik oluyor birbirlerini görmel...