Tüm gün aç gezen Zülal mutfakta kendine ufak bir sofra kurmuş, Ali Ömer'e olan siniriyle söylene söylene doyurmuştu karnını. Gerçeği bilmeyen annesi tüm gün çok çalıştığı için şaşırdığını, Allah'ın orucunu kabul edeceğini söyleyip durmuştu.
Nihayet Kızılhan'ların evleri sükunete gömülürken, kiraya verilen evde temizlik maratonuna başlanmıştı.
Sanem'e silinen dolaplara kıyafet yerleştirme görevi verilmiş, ağır işlerden uzak tutulmuştu. Evi süpüren Süheyla hanım, oğluna yerleri sildirmişti. Ardından eşyaları dizen Serkan, annesinin mutfağı yerleştirmesi için kolileri mutfağa taşımıştı. Tüm kıyafetleri yerleştiren Sanem küçük detaylarla ilgilenirken, Serkan halıları sermişti. Nihayet her şey yerli yerine oturtulduğunda vakit epeyce geçmişti. Neredeyse sahur zamanıydı.
"Sahuru da ben hazırlayayım," dedi Sanem ayaklanırken.
"Dur kızım tabak-çanak yıkanmadı. Hem daha çaydanlıkların kapağını bulamadım. Sahur çıkarma başımıza bir de. Abin iki-üç şey alıp gelsin."
Sızlayan kol kaslarını ovuşturan Serkan, annesine konuşmaları gerektiğini anlatan bir bakış attı.
Sanem'i çaydanlığın kapağını bulması için mutfağa yollayan Süheyla hanım da oğluna döndü.
"Ne zaman söyleyeceğiz anne?"
"Hiçbir zaman."
"Bu sence mantıklı mı?"
"Ben annenizim Serkan. Ben mantıkla çalışmam. Siz benim için her şeyden üstünsünüz. Anladın mı?"
"Anlıyorum annem," dedi Serkan sıkıntıyla tekrar düşeceğini bildiği saçlarını geriye iterken. "Ama bana yaptığımız yanlış gibi geliyor. Sanki desek ki..."
Tıklatılan kapıyla cümlesi yarım kalmıştı Serkan'ın. Annesine yalvarırcasına bakıp gözlerini sıkıca yumdu birkaç saniye. Kapı tekrar çaldığında ayaklanmıştı bile. Burada olduklarını kimse bilmiyordu. Kimdi bu gelen?
"İyi geceler," diyen çekingen ses Zülal'e aitti.
Sorarcasına baktı Serkan.
"Şey annem dedi ki 'Daha yemek hazırlamaya uygun değildir mutfakları, çağır sahurda bizimle olsunlar' dedi"
Serkan'ın arkasından gelmiş olan Süheyla hanım cevap verdi.
"Kızım fazla yük oluyoruz. Biz dışarıdan hazır bir şeyler alır, yerdik."
Nereden çıktığı anlaşılmayan Asiye söze başladı.
"Olmaz öyle şey. Hani Ramazan'ın anlam ve önemi, Hani müslümanın yardımlaşma ve dayanışması."
Karanlıkta yok gibi duran Aliye'nin sesi ürküttü Süheyla Hanım'ı hemen ardından.
"Bence siz bizi yormayın her gün. Onun yerine bizim kadınlarla işbirliği yapın. Ramazan boyunca biriniz bir çeşit yapsın, diğeriniz başka bir çeşit. Bu sayede soframız şenlensin, ekonomiye can gelsin."
Saçmalayan kızların benzerliğine dikkat kesilen Serkan, Zülal'e döndü.
"Her gün böyle misiniz?"
"Evet. İnanın ben de bıktım boş konuşmalarından," derken Serkan tarafından susturulmuştu.
"Yemek konusunda."
"Ha yemek konusunda... Tüm Ramazan, kandil geceleri, bayramlar, doğumgünleri, kız isteme, kız verme, nişan, kına, düğün ve birkaç özel günlerde daha böyleyiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zakkum Çiçeği ~BİTTİ~
General FictionKızılhan Surları... İçinde kocaman bir aile. Dışında kalın surlar. Derinlerinde ise can yakacak olan sırlar. Kızılhan surları yıllar sonra yalanları farketmeye başlayan çocuklarının büyümesiyle alacaktı ilk darbelerini. Ve her şeye rağmen aşka tutu...