~|38.BÖLÜM|~ : HESAPLAŞMA (I)

635 70 63
                                    

Hacer Hanım bir nefes çekti şiddetle titreyen bedenine. Fakat ne aldığı nefes ulaşmıştı ciğerlerine ne de yüreğinde çıkan yangının dumanları kuşatmıştı etrafını.

Hasan Bey dumur olmuş kadını hışımla çekti yolundan, Aysun Hanım'ı tuttu kollarından.

"Ne diyorsun sen?!"

Aysun Hanım'ın sesi korkuyla çatallaşan boğazında düğümlenmişti.

"Yo... Yoklar abi! Ba.. baktım. Ben, Amine baktık. Yok!"

Cebbar Bey burnu kanayacakmış gibi hissediyordu. Kan damarlarında değil soluk borusunda dolaşıyordu sanki. Gözlerini yumdu sımsıkı. Ruhu bedeninden feveran etmek istiyordu o an.

"Aysun! Tuvalete baktın mı? Banyoya? Mutfağa? Balkona baktın mı da yok diyorsun?"

"Hepsi birden nasıl yok olur?" diye Hacer Hanım kendine soruyor gibiydi. "Bahçe! Kızların evlilik haberini kutlamak için bahçeye çıkmış olmalılar. Bahçeye bakalım Ethem!"

Ethem Bey daha adını karısının dudaklarından henüz dökülmüştü ki kendini dışarı atmıştı.

"Vahab!" diye bağırdı ilk. Karanlıkta bir kıpırdı bekledi.

"Ali! Asiye!" diye çağladı bir nehir misali Cebbar Bey de ardından.

"Aliye! Abdullah!"

"Vecihe! Behiye!"

Aysun Hanım'ın sesini Hasan Bey'in gürültüsü bastıramamıştı.

"Çocuklar!"

Tek bir kıpırtı dedi Ethem Bey'in sözsüz kıpırdayan dili. Allah'ım tek bir kıpırtı!

"Oğlum!" diye ilk vardığı ağaca kendini atan Hacer Hanım'ın boğazını çizmişti sesi bir kaplanın pençesi gibi.

Vahit Bey surların ardına kadar durmadan koşmuş, ağır kapıyı var gücüyle çekip kendini atmıştı dışarı. Gecenin yerini sabaha bırakacak olmasından mıdır yoksa çıkacak karmaşada boğulmamak için mi bilinmez insanlık evlere çekilmiş, tüm yeryüzünü Kızılhan'lara armağan etmiş gibiydi.

Kucağında torunuyla kendini bahçeye atan Cemile Hanım, kalan birkaç saç telini yolacak gibi iki elini kafasının üzerine koymuş kocasını görünce titreyen bacaklarıyla çöktü yere.

"Kızlarım!" diye bağırdı ağaçların yapraklarını bile titretecek kadar.

Amine Hanım koştu surların ardındaki Vahit Bey'in yanına.

"Ordalar?" dedi sorarcasına.

Vahit Bey cevap vermek için ağzını açtığında gözününden süzülen yaşların tadını hissetmişti dilinde. Amine Hanım duyacağı umutsuz sözlerin söylenmesine izin vermedi. Koşarak girdi bahçeye. Hacer Hanım'a çarpıp yere düştüğünde hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Nihayet Zehra Cenk'ten kurtulup dışarı çıkmıştı. Annesi çocukları aramak onun evine geldiğinde aklında Ali Demir'in mesajı uğursuz bir tekerleme gibi tekrar edip durmuştu. Babasının kollarını tuttu hışımla.

"Baba!" dedi bağırarak. "Polise haber verelim. Ali Demir'in işi olmalı."

Ethem Bey şiddetle karşı çıktı.

"Polis olmaz. Onları tümden kaybederiz."

Hacer Hanım yaslandığı ağacın gövdesine dayadığı alnını kaldırmıştı öfkeli bakışlarıyla.

"Şimdi neredeler o zaman? Daha nasıl kaybedebiliriz onları?!"

"Hacer sakin ol, bulacağız onları."

Zakkum Çiçeği ~BİTTİ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin