~|15. BÖLÜM|~ : 'Aptal! Sen de İçeride Kaldın!'

829 80 64
                                    

"Alo..."

Saniyeler sonra duyduğu sesle sol gözünden bir damla yaş aktı Cihan'ın.

"Abla!"

Şaşkınca telefona bakan Zehra, gülümsemişti. "Cihan? Ne oldu ablam gece gece?"

"İyi misin abla? İyi misin sen?"

Eli alışkanlık olarak kalbine gitti Zehra'nın. Birine bir şey mi olmuştu? Yoksa? Yoksa öğrenmiş miydiler?

"Ben... İyiyim Cihan, dedi tereddütle ayağa kalkarken. "Neden aradın? Ablam doğru söyle bana... Birine, bir şey mi oldu?"

Cihan'ın elinden telefonu çekip alan Aliye, yanaklarındaki yaşları sanki görmesi mümkünmüş gibi sildi hemen.

"Alo... Zehra abla. Korkma bir şey olmadı. Ben... Seni rüyamda gördüm. Kötüydü durumun. Cihan'a anlattım. Telaşlandı biraz. Ondan aradık seni. Neredesin sen şimdi? İyi misin?"

Rahatlayarak balkonun soğuk zeminine oturdu Zehra tekrardan. Öyle tetikte yaşıyordu ki biri hık dese kalbi atıyordu ritimsiz, delice.

"İyiyim ben, iyiyim. Aklımı aldınız gece gece. Ne rüyası bu Allah aşkına?"

Telefonu almak için ayaklanan Cihan'ın elini itip, aramayı hoparlöre aldı Aliye.

"Kabustu Zehra abla. Sen... Sen ölüyordun. Rüyada benle Cihan da vardık. Ama yardım edemedik. Kötüydü anlayacağın. Dedik sıhhatin iyi mi?"

Ayaklarını karnına çekerek, cenin pozisyonunda oturdu Zehra soğuğu daha az yiyebilmek için.

"İyiyim, dedim ya. Aliye yani seni anladım da Cihan'dan beklemezdim. Her rüyaya itibar edilir mi ablacım?"

"Kusura bakma seni de uyandırdık herhalde?" dedi sesindeki sorgulayışa engel olamayarak.

Burnunu çekti Zehra. "Ha... Uyuyordum, evet."

Ablasının yanına gitmek için dolabına yönelip, ceket çıkardı Cihan kendine.

"Sen ne zaman dönmeyi düşünüyorsun?" dedi Aliye, el hareketleriyle Cihan'ı durdurmaya çalışırken.

"Cenk'in annesi tutturdu ilk oruç ayınızı bizimle geçirin zaten ayrı yaşıyorsunuz özlüyorum, diye. Ramazan boyunca gelemem ablacım. Ama bayram sabahı el öpüp döneriz evimize."

Ceketini giyen Cihan kapıya yönelince, anahtarı yuvasından çıkardı Aliye. "Ha..." dedi Cihan'a gitme dercesine hareket yaparken. "İyi iyi hadi biz biraz uyuyalım sahura az kaldı zaten. Tamam mı? Hadi yine ararım seni. Öptüm."

Alelacele kapattığı telefonu yatağa fırlattı Aliye. "Ne yapmaya çalışıyorsun?"

Aliye'nin elindeki anahtarı almak için hamleler yapan Cihan ise hırstan kudurmuştu. "Asıl sen ne yapıyorsun Aliye? Çekil önümden."

"Çekilmem. Nereye gideceğini söyle." diyerek, gardırobun yanına kaçmıştı Aliye.

"Ablamı getireceğim Aliye. Ver şu anahtarı. Yoksa kırarım kapıyı."

Üzerine suyu gören aygır gibi gelen Cihan'ın kaldırdığı kollarından, altından eğilerek geçen Aliye, yatağın üzerine çıkmıştı tekrardan.

"Olmaz! Daha olayın ne olduğunu anlamadan fevri davranamazsın Cihan. Zehra bir şeyden bahsetiyor. İlk öğrenmemiz gerek."

Yatağın üzerindeki Aliye'yi kolundan tutarak aşağı çeken Cihan'ın ise mantığı zerre çalışmıyordu. Ablası korkuyordu. Acı çekiyordu. Ötesi yoktu. Ona zarar verecek olan her kimse karşısında mezar gibi dikilecekti. Zehra'yı gerekirse herkesten koparacak, koruyacaktı. Mantıklı veya değil. Gerekli yahut gereksiz. Umurunda değildi.

Zakkum Çiçeği ~BİTTİ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin