Cebbar Bey gerisinde kimlerin kaldığını göremeyecek kadar körleşmiş gözleriyle, kızını gittiği cehennemden kurtarabilmek adına arabayı çalıştırmıştı. Titreyen ayakları gaza basmaya yeltendiğinde ise daha evvel farketmediği birinin nefesi dolmuştu kulaklarına. Kafasını geriye çevirmek istediğinde ensesine değen soğuk metal hareket etmesine izin vermemişti. Gözleri dikiz aynasına değdi hemen ardındakinin yüzünü görebilmek için.
"Sen kimsin?"
Elindeki silahı daha tehditvari bir biçimde Cebbar Bey'in tenine bastıran adam uğursuzca gülümsemişti.
"Ali Demir'in selamı var."
Cebbar Bey korkuyla nefes aldığında dışarıdan çığlık sesleri geliyordu. Başını cama çevirdi usulca.
Hasan Bey karısını arkasına çekmiş, nereden geldiğini anlamadığı on adam tarafından etrafları çevrilmişti.
"Ne istiyorsunuz?" diye bağıran Ethem Bey'di.
Altı adam aynı anda silahlarını çıkarmışlardı. Aralarından biri bir adım yaklaştı onlara.
"Ali Bey, Kızılhan'ları ayağına bekliyor."
Hasan Bey öfkeyle atılmıştı.
"Beyinizi kendi ellerimle parçalamamı istemiyorsanız defolup gidin."
İki adam aynı anda gülmüştü.
"Yaşına göre fazla cesursun ihtiyar. Birilerinin canının yanmasını istemiyorsan çeneni kapatıp arabaya bin."
Cenk, Zehra'yı sıkıca sardı kollarına.
"Sakın korkma."
Zehra kocasının sinesi gömülmüşse de korkuya esir olmuştu bile. İki adam geçti önlerine. Cenk'i kopardılar ondan. Cenk karşı koyduysa da ensesine inen darbeyle kendinden geçmişti. Zehra iki elini karnına koydu. İtelendiği arabaya bindi. Bu adamları tanıyordu. Dayısı canından olurken kıllarını bile kıpırdatmamışlardı. Cenk'i de kaybetmekten korkuyordu. Onu durdurmak isteyen babasına başını olumsuzca salladı. Başka kimse onun yüzünden ölsün istemiyordu.
Kızının gidişine izin vermeyecektiAysun Hanım. Elini farkettirmeden ince hırkasının cebine attı. Telefonunu çıkarıp, hafifçe boynunu yan çevirip arama tuşlarına girdi titreyen parmaklarıyla. Parmakları 155'i aramak için henüz 1'e bastığında adamlardan bir diğerinin dikkatini çekmişti bile.
"Hey sen! Ne yapıyorsun?"
Aysun Hanım durmadı. Tuşlamayı tamamladığı numarayı aramaya basmıştı bile. Zehra'yı almalarına dayanamazdı.
"Bırak telefonu," diye bağırdı adam.
Aysun Hanım telefonu kulağına götürmüştü bile. Evlatları tehlikedeyken sevdiği adamı da kendi elleriyle Ali Demir'e göndermeyecekti.
"Yardım..."
Fakat Aysun Hanım'ın cümlesi patlayan silahla yarım kalmıştı. Kurşun sesi bir ıslık gibi yanlarından geçip hedefin göğsüne saplandığında bir saniyelik sessizlikte yere yığılmıştı yaşlı kadın.
Titremesi göz yanılması gibi devam eden parmaklarını alev değmişçesine yanan göğsüne dokundurdu Aysun Hanım. Islaklığı acısının kaynağı olan bu yara onun bedeninde canını almak için mi açılmıştı?
Zehra kitlenen arabanın camını yumruklarken, Mahmut'un kapıya dayanmasıyla diğer kızlar gibi içeride kalmış olan Zülal, silah sesini duyduğu anda önüne çıkanları itip dışarı koşmuştu. Sanki kurşunun uğursuz sesi kulaklarında değil gönlünde yankılanmıştı. Gözü korkuyla elini ağzına kapatmış Cemile Hanım'ı gördü ilk. Aldığı nefes ciğerlerindeki ateşe barut gibi sızmıştı. Okyanusun derinlerine dalmışçasına tuttuğu nefesiyle yengesinin baktığı yere indirmişti bakışlarını. Yerde sırt üstü yatan annesine gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zakkum Çiçeği ~BİTTİ~
General FictionKızılhan Surları... İçinde kocaman bir aile. Dışında kalın surlar. Derinlerinde ise can yakacak olan sırlar. Kızılhan surları yıllar sonra yalanları farketmeye başlayan çocuklarının büyümesiyle alacaktı ilk darbelerini. Ve her şeye rağmen aşka tutu...