~|37. BÖLÜM|~ : Biçare Yürekler (II)

636 76 53
                                    

Hadi bu bölüm de bayram hediyesi olsun 😇

🍂🍂🍂🍂🍂

"Birileri geliyor!"

Abdullah'ın uyarısıyla gençlerin yüzü gelenleri görebilecekmiş gibi tepelerindeki evin zemine dönmüştü.

Aliye telaşla çekildi Cihan'ın kollarından, Ali Ömer usulca yükünü teslim etti Zülal'e. Asiye de korkuyla kalkmak istedi. Fakat Vahab bırakmadı.

"Abim görecek," diye fısıldayan Asiye kalbinin bu defa aşktan değil korkudan dört nala koştuğunu hissediyordu.

"Biraz daha... Lütfen Asiye biraz daha."

Asiye'nin titreyen elleri nerede durması gerektiğini şaşarken yutkundu seslice. Hep bu anı düşlememiş miydi? Rüyalarında görmemiş, hayallerini süslememiş gibi nasıl vazgeçerdi birkaç saniye daha sevdiğine dokunmaktan? Kaskatı kesilen bedenini sakinleştirmeye çalışarak Vahab'a rahat edeceği alanı geri verdi. Bir ışık... Tek bir ışık yansa ve tüm gözler onlara çevrilse yapacak kelimelik bile bir açıklaması yoktu. O sevgisinin izahını hiç yapmamıştı ki. Nasıl anlatırdı? Ama sevdiğini bu halde bırakamazdı.

"Işıkları açmayın, dikkat çekmesin. Herkes sussun, varlığımızı gizleyeceğimizi unutmayın."

Davut'un açıklamasıyla Asiye derince bir soluk verirken sevgililer birbirlerine tekrar yaklaşmışlardı. Tepelerindeki sesler daha net duyulur ayak seslerine dönüşürken sayılarının az olmadığını anlamışlardı. Tek bir sınır vardı aralarında şimdi. Onları dış dünyadan ayıran bir sur gibi değildi bu defa. İnceydi. Ardı duyulur, gizlenen ortaya çıkarılabilir. Bu defa sırlar değildi karanlıklara saklanan. Gencecik bedenlerdi cellatları olacak sırların hışmından kaçan. Fakat mazi sandıkları kadar korunaklı değildi artık.

🍂🍂🍂🍂🍂

"Neden toplandık gece gece?"

Otoriter sesin sahibi Hasan Bey'di. Karısı torununa baktığı için geride kalmıştı. Kendi de sıcacık yatağından çıkmakta zorlanmıştı.

"Zehra çağırdı," diyen Cebbar Bey'di. "Amine'yi aramış birkaç saat evvel. Önemli olduğunu söylemiş."

"E hani? Ne Amine bacı var ne Zehra kız?"

Ethem Bey'in serzenişine Hacer Hanım'ın bakışları uyarıcı olmuştu. Hamile kızın koşarak gelmesini beklemiyorlardı değil mi?

"Gelir abi birazdan. Ben de Aysun'a dedim Amine'yle kalıp çocuklarla ilgilensinler. Gece suya, tuvalete kalkıp yokluğumuzu fark edebilirler."

Vahit Bey'in hareketi mantıklı bulunmuştu. Kimse onları dinleyen gençlerden haberdar değildi. Gençliklerindeki gibi rahat ve pervasız olmakta sakınca görmüyorlardı.

"Ee Hasan? Senin kızlar benim oğlanlarla güzel bir yuva kuracak inşallah. Var mı içinde seni zora sokan bir şey?"

Ethem Bey'e memnuniyetle bakan Hasan Bey kederini gizlemişti bakışlarının ardına.

"Vallahi Benan'ımı Davut'a gelin ettiğimde iki adım yanımdaki eve verirken bile zorlandım bilirsiniz. Şimdi son iki yavrumu birden gelin etmemi bekliyorsunuz. Ben zora girmeyeyim de kim girsin?"

"Olur, olur alışırsın zamanla. Bak Vahit'e Zehra'yı uzağa gelin etti yine aldı yamacına. Sen de bırak iki gelinlik etsinler gelirler elbet boş evlerden birine."

Hasan Bey aklındaki fikri dillendiren Ethem Bey'e gülümsemişti içinden geldiği gibi.

"Hem Zehra'm iki kız getirip dolduracak yerlerini. Bak gör daha gittiklerini anlamadan dönecekler," diyen Vahit Bey torun heyecanıyla kederi dağıtmak istemişti. Surların ardına kız vermek her zaman korkuları beraberinde getiriyordu hüznüyle birlikte.

Zakkum Çiçeği ~BİTTİ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin