~|8.BÖLÜM|~ : "Bana güveniyor musun?

1K 99 44
                                    

"Asiye dur!" diye seslendi Vahab evden çıktığı anda.

Fakat gitmekte olan kızın ayakları duraksamamıştı bile.

"Bak özür dilerim, konuşalım."

Bu defa kız koşmaya başladı. Şaşkınca bakakalan Vahab, anlamaya çalışıyordu. Asiye küçükken ondan dayak yedikten sonra bile seslenmelerine bakardı. Şimdi ne olmuştu? O kadar çok mu kırılmıştı? Hayır! Asiye kin tutamayacak kadar uysal ve yumuşak biriydi.

Tekrar seslenmek için ağzını açmıştı ki genç kız evlerin korunaklı surlarının aşmıştı. Olduğu yerde kalakaldı Vahab. Asiye. Dışarı mı çıkmıştı?

Birden şaha kalkan bir yarış atı gibi hareketlenen ayaklarıyla eş zamanlı bağırmaya başlamıştı dili.

"Asiye!"

"Ne bağırıyorsun?"

Duyduğu sesle arkasına döndü Vahab. "Asiye," dedi şaşkınlıkla.

"Deminden beri ne Asiye de Asiye?"

Bir Asiye'ye bir de evlerinin ortak çıkışına baktı Vahab.

"Sen... nerden?"

Şaşkın ve bir o kadar sinirli gözlerini dikti Asiye.

"Çıkar çıkmaz rüzgar eşarbımı savurdu. Kenara geçmiştim düzeltmek için."

"O zaman o..."

"Kim? Sen nereye bağırıyordun Asiye diye?"

Birkaç adım çıkışa yaklaştı Vahab. Ayak izleri vardı. Evet! Halüsinasyon görmüş olamazdı. Biri içeri girmişti!

"Yürü. Seni eve ben bırakacağım."

Tek kaşı havalandı Asiye'nin. Bu tavır da nerden çıkmıştı böyle?

Aklına bir şey gelmiş gibi yönünü kendi evine çevirdi Vahab. Yanından geçerken Asiye'nin kolundan tuttu.

"Ama önce sahur. Aç karınla oruç tutamazsın."

Eve girene kadar itirazlarını durmadı Asiye'nin. Saniyesinde karnını doyuran eniştesi ayaklanırken, halasının yanına oturtuldu zorla.

"Hayırdır oğlum? Kızı niye sürükledin de getirdin?"

Asiye'nin karşısına oturan Vahab, evin erkeklerine toplu mesaj attı.

'Ezandan yirmi dakika sonra, bahçedeki yemek masasına.'

Akabinde mesajları alan beyler soru sormak şöyle dursun cevap bile yazmamıştı.

"Bizimle yiyecek anne!"

Vahab'ın son sözüyle herkes sofraya odaklanmıştı. Yarım saat kadar sonra son sular içilmiş ve her evin sofrası toplanmıştı.

Hasan beyin evi alışkanlık gereği erkenden yedikten sonra biraz uyumuş ezanın hemen ardından sabah namazını kılmak için uyanmış ve tekrar yatmıştı.

Benan'ın evinde ise mesajı alan Davut bahçeye çıkmaya hazırlanıyordu.

"Ne konuşursanız bana da anlat," dedi Benan sadece.

"Şüphen olmasın," dedi alnından öpüp çıkan kocası.

Cebbar beyin oğulları ise çoktan bahçeye çıkmışlardı. Ali Ömer, uykulu Abdullah'ın ensesine arada bir vurup ayık tutmaya çalışıyordu. Ayakkabılarını tam giymeyip, topuğuyla arkasını ezen Cihan, Taha'nın henüz hazır olamayacağı komiteye ilerliyordu.

Vahab dışında gelmesi gereken herkes masasa karşılıklı oturmuştu.

"Bir şey biliyor mu?" diye sordu Ali Ömer, Davut'un kulağına fısıldayarak.

Zakkum Çiçeği ~BİTTİ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin