~|11. BÖLÜM|~ : Neşeli(!) Hanımefendi

928 88 74
                                    

Kızkadeşinin elini bir an olsun bırakmaya korkan Aliye, Asiye'yi sürüklemek pahasına atıyordu telaşlı adımlarını. Ya o gizemli taksicinin dediği gibi olsaydı? Ya araç aniden durduğu anda düşündükleri gibi korkunç şeyler olsaydı? Asiye... Aliye yüzünden...

Doluşan yaşlar yüzünden görüşü bulanıklaşan Aliye, dudaklarının arasından kaçan birkaç hıçkırıkla adımlarını sarsakça atmaya başladı. Titreyen çenesini ve kızarmaya başlayan burnunu görmezden gelmeye çalıştı. Hafif akan burnunun ucunu hırkasının koluna sildi.

"Aliye..." dedi Asiye.

Durmadı Aliye. Benan'ın bir gün başına geçip dilediğinde işleteceği mekana daha da yaklaştı. Duramazdı. Çıktığı yolda bir daha duramazdı.

"Aliye dur!" dedi Asiye bir kez daha.

Omuzları ileri doğru bir başka hıçkırıkla savrulurken, adımları yavaşlasa da durmadı Aliye. Yanaklarından süzülen yaşları boştaki eliyle silerken, bağırdı Asiye.

"Dur Aliye artık. Ayağıma diken battı."

Asiye'nin elini bırakan Aliye durabilmişti nihayet. Asiye babetinin açık kalan kenarından girip ayağına batan dikeni çıkarırken, olduğu yere bırakmıştı kendini delinmek üzere bir yük çuvalı gibi.

Kendini ikizinin yanına atan Asiye, Aliye'nin yanaklarından süzülen sıcak yaşları tek tek sildi parmaklarıyla. Hava iyiden iyiye kararırken, şalının önünü açtı. Küçük bir çocuk gibi akan burnunu hâlâ hırkasının koluna silen kardeşinin burnunu sildi ucuyla.

"İğrençsin." dedi Aliye gülmeye çalışırken.

Kızaran gözlere gülümseyen Asiye, şalının ucunu geriye atarak kapatmıştı boynunu.

"Sen de sümüklüsün."

Bu defa gerçekten gülümseyen Aliye, ellerine indirdi bakışlarını.

"Özür dilerim."

"Ne için? Bu kirlettiğin ilk şalım da değil halbuki."

"Seni tehlikeye attığım için."

Etrafında bir tur göz gezdiren Asiye, kararmış gökyüzüne kaldırdı başının sonunda.

"Ben etrafta bir tehlike göremiyorum."

"Çünkü karanlıkta ıssız bir yoldayız."

"Abilerimiz biraz ötemizde Aliye."

"Ama bizden haberleri yok. Başımıza.... Başına birşey gelseydi haberleri bile olmayacaktı."

"Ama kötü bir şey olmadı. Değil mi?"

"Nasıl korktuğunu gördüm Asiye. Ya..."

Kızkardeşini kendine çekip sarıldı Asiye. Bu kadar çabuk pişman olacak bir başka insan tanımıyordu. Ve pişman olacağını bile bile yapmaya devam eden.

"Asiye ben özür dilerim. Bu kadar güçsüz olduğum için. Özür dilerim. Seni dinlemediğim için."

İkizinin şalı üzerinden saçları öpen Asiye daha sıkı sarıldı.

"Sen güçsüz değilsin Aliye. Biz güçsüz değiliz."

İtiraz edercesine bir ses çıkaran Aliye, normalde ablalık tasladığı kardeşinin koynuna gömüldü. Onu kaybedemezdi. Asiye'siz yaşamazdı. İki kişi geldiği dünyada yanlız kalmaya dayanamazdı. Onları ayıracak her şey ve herkes onun düşmanıydı.

"Biz güçlüyüz kardeşim. Biz sandığımızdan, sandıklarından çok daha güçlüyüz. Biz iki kişiyiz. Biz birbirimizin destekçisi ve koruyucusuyuz. Biz biriz."

Zakkum Çiçeği ~BİTTİ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin