~|41. BÖLÜM|~ : Gerçek SIR

684 70 78
                                    

"Kahretsin!"

Cihan'ın öfkeyle pes edişi iplerinden kurtulamayan tüm gençlerin ortak isyanıydı aslında. Geri dönmeleri gerekiyordu. Bekleyenleri için bir an evvel kurtulmalılardı mahkumiyetlerinden.

"Bir ses geliyor!"

Serkan'ın uyarısıyla bir kedinin tehlike hazırlanışı gibi dikildi kulaklar. Yukarıdan aşağı biri geliyordu. Hayır. Tek bir kişi değildi bu duyulmaması imkansız gürültünün sahibi. Birkaç kişi geliyordu. Anlamak için daha çok odaklandılar. Bağırışlar vardı. Neler oluyordu?

Birden kapı açıldı. Gençler irkilerek bağlı ayaklarını kendilerine daha çok çektiler. Artık tanıdık gelen sesler direnişlerine rağmen içeri doluşmuşlardı.

"Hepiniz hakettiğiniz yerdesiniz."

Kapı söylenen sözle beraber tekrar kilitlendiğinde Vahab'ın yüzüne biri dokunmuştu.

"Oğlum!"

Vahab annesinin sesiyle şaşırırken gözündeki bez parçasından kurtarılmıştı. Hacer Hanım gerçekten karşısındaydı. İçinde bir yerin ısındığını hissetti. İnsan hiç kandırılışını böyle hevesle karşılar mıydı? Karanlıktan korkan bir çocuğunun kahramanına bakışı gibi bakmaktan kendini alıkoyamıyordu Vahab kendini ne kadar zorlasa da.

Ethem Bey hemen Serkan'ı iplerden kurtardı. Serkan demir parmaklıklı pencereden gelen ışıkla zor bela aydınlanmaya çalışan odada bir tur gezdirdi bakışlarını.

"Sizin burada ne işiniz var?"

Cemile Hanım Davut'u kurtarırken, Hasan Bey Ali Ömer'i çözmüş Asiye'ye geçmişti.

Tüm gözler aynı anda gördüklerini anlamlandırmaya çalıştı. Mahmut burnundan akan kanlar içerisinde yerde baygın yatıyor, Benan korkuyla kenara çekilmiş sessizce ağlıyordu. Vahit Bey kanlı elleriyle kendinde olmayan Aliye'yi sarmalamış bomboş bakıyordu. Cenk yoktu. Zehra yoktu. Açelya yoktu. Abdullah yoktu. Zülal yoktu. Benan'ın oğlu Aras yoktu.

Davut karısını kollarından tutup sarstı kendine gelmesi için. Bu ne hâldi böyle?

"Oğlumuz nerede Benan?"

Benan şoka girmiş gibi titriyordu.

"Bıraktım. Öldürmesinler diye. Masanın altına sakladım."

Davut korkuyla çatmıştı kaşlarını. Neler olmuştu böyle? Gözü Vahit Bey'in kollarındaki kana kaydı. Ali Ömer de görmüştü o anda.

"Aliye'ye bir şey mi oldu?" diyerek kızkardeşinin baygın bedenini omzundan tutup kaldırdı.

Aliye'nin hiçbir yerinde yara yoktu. Öfkeyle döndü yerde yatan Mahmut'u kendine getirmeye çalışan Serkan'a.

"Bu nasıl olabilir?"

Onları emniyette bir yere bırakmışlardı. Kim, nasıl bulmuştu onları? Neden bu hâldelerdi?

Serkan Mahmut'u nihayet ayılttığında yüzündeki izlere baktı. Biri ona saldırmış olmalıydı. Ama neden?

"Neler oldu Mahmut? Açelya nerede? Diğerleri nerede?"

Mahmut inleyerek doğruldu. Nerede olduğunu anlamaya çalıştı ilk. Sonrasında onu hararetle sarsan Serkan'a dönmüştü.

Zakkum Çiçeği ~BİTTİ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin