Geç gelen bölüm. hilalcayan dışında hatırlatan olmayınca ve ben pazartesileri kaçırıp 'bir dahakine atarım' dedikçe ay olacaktı. Neyseki Asiye Vahab'ın ismini fısıldadı kulağıma da yakınlaşalım iki dakika ne istersen yaparım dedi kıyamadım. Şaka bir yana keyifli okumalar 5K'ya ne kaldı ki? 😂😇
🍂🍂🍂🍂🍂
Yaşlı kadınının öfkeyle hareket ettiğini belli edercesine sık aldığı nefesler boş evdeki on beş genci de tedirgin etmeye yetiyordu.
Aliye ve Asiye ana karnındaki halleri gibi birbirlerine yapışmıştı adeta. Davut'un yamacında oturan Benan'ın bir adım ötesinde yerini almıştı Vecihe ve Behiye. Ali Ömer bir köşe de Cihan öbür köşedeydi. Vahab'la Abdullah ikizlerle Zülal arasında duruyorlardı. Sonradan gelen Serkan, Açelya ve Mahmut ise yaşlı kadının hemen ardındaydı.
"Vahab bize neden hiç bakmıyor?" diye fısıldayarak soran Açelya'ydı.
"Bir dur neşeli hanımefendiciğim,"'diye uyaran sesi pek de nazik olmayan Mahmut'tu.
"Gerçeği teyit ettiği için özellikle kaçırıyor bakışlarını," diyen gözlerini bir an olsun Vahab'tan ayırmayan Serkan'dı.
"Neden?"
"Çünkü bize neyi nasıl soracağını, neler olduğunu, neden gittiğimizi öğrenmek istiyor. Fakat nasıl soracağını bilmiyor."
"Ben gidip anlatayım."
Kalkmaya yeltenen Mahmut'u kolundan tuttu Serkan. "Zehra'nın kayınvalidesi konuşsun ilk. Yeri gelince biz de anlatırız."
"Fısıldaşmanız bittiyse, dinleyin."
Uyaran ikinci sert ses yaşlı kadına aitti. Serkan geriye yaslandı. "Biz nasılsa biliyoruz. Sen başla."
Alaycı bir gülümseme yerleşti kadının yüzüne, Davut her bir mimiğini özenle incelerken.
"Hiçbir şey bildiğiniz yok!"
Serkan kaşlarını çatmıştı. Ne demekti bu?
"Şimdi beni dinleyin aptal çocuklar!"
Ali Ömer'in yüzünde bir kas sinirle atarken sakinleşmek için aldığı nefesi doldurdu odayı. Ve acısı nefrete bulanmış kadın geçmişin kalın perdesini araladı diliyle.
"Zehra'dan duydum ki bir şeyler döndüğünü farketmeye başlamışsınız. Neyi ne kadar biliyorsunuz, bilmem. Ama ben en baştan alacağım. Sizin kardeş sandığınız büyükleriniz yalan söyledi. Bu yaşadığınız surlar bir yetimhane ve onlar kendini kardeş gibi gösteren yetimleri."
"Hadi canım," diye tiye alıp öfkeyle gülümseyen Vahab'dı. "Gerçekten öyle miymiş? Hiç bulamamıştık biz orasını."
Kadın anlamazca baktı Davut'un susturduğu Vahab'a. Buraya kadarını öğrenmişler miydi? Nasıl?
"Belli ki ipin ucunu tutmuşsunuz. Tüm yetimleri biliyorsunuzdur o zaman. Cihan, Ethem, Hacer, Hasan, Vahit, Cebbar. Vahab bey annesiyle babasının buraya hemen hemen aynı zamanda kayıt olmuş yetimleri olduğunu biliyor muydu?"
Vahab alaylı ses tonuyla cevap veren kadına daha da öfkelenmişti. Davut'un onu durdurmak için koluna koyduğu elini itmişti.
"Bana bilmediğim, öğrenemediğim şeyleri söyle kadın! Ne olmuş iki yetim birbirini sevip, evlendiyse?"
Sinirini gizlemeyen kadın öne doğru eğilmişti. "Benim kocam öldü. Birçok insanın hayatı mahvoldu. O sadece gariban yetim dediğiniz Kızılhan'lar benim ailemi dağıttı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zakkum Çiçeği ~BİTTİ~
Ficción GeneralKızılhan Surları... İçinde kocaman bir aile. Dışında kalın surlar. Derinlerinde ise can yakacak olan sırlar. Kızılhan surları yıllar sonra yalanları farketmeye başlayan çocuklarının büyümesiyle alacaktı ilk darbelerini. Ve her şeye rağmen aşka tutu...