İftardan sonra kızlar çay hazırlamış, - Hacer Hanım'ın oğlunun gelişini kutlamak için aldığı- tatlıları da yanına servis etmişti. Kiracılar kendi evlerindeyken, ailenin büyükleri Hasan bey'in evinde hararetli bir konuşmadaydılar.
Kalan tatlıları Asiye, bardakları Aliye, çaydanlıkları Zülal, elinden düşürmediği çekirdeği de Abdullah bahçeye çıkarmıştı. Yere serilen büyük pikenin üzerine oturdular.
Davut, Vahab, Ali Ömer, Cihan, Abdullah bir yana, Benan, Behiye, Vecihe, Asiye, Aliye ve Zülal bir yana oturmuştu. Çaylar dolduruldu, tatlılar tabaklara yerleştirildi. Muhabbete başlandı.
"Vahab, günün adamı işler nasıl gidiyor?"
Üniversiteden iki arkadaşıyla birlik olup, tatil denince akla gelen yerde otel kuran Vahab keyifle gülümsedi.
"Bu sene bereketli Davut abi, çok şükür. Ramazan'a kurban yazın bir kısmını evde geçirebiliyoruz."
"Ne zaman döneceksin işin başına?" diye sordu Benan aklı annesine emanet ettiği oğlunda.
"Bismillah yeni geldik abla?"
Çay bardaklarının üzerinden uzanıp, Vahab'ın omzuna tüy sertliğinde vurdu Benan. "O anlamda mı dedim eşek?"
Gülümsedi Vahab. Annesi tek çocuğu olduğuna yansın, Vahab'ın kardeşi çok.
"Bayramdan sonra başlar yoğunluk, geçerim çocukların başına. Sizin işler ne alemde?"
Sorunun muhattabı Ali Ömer'le Cihan'dı.
Gülümsedi Ali Ömer. "Allah'a şükür uğraşıyoruz işte."
Cihan'ın asık suratına baktı Aliye. O kadar umutsuz duruyordu ki ne demesi gerektiğini bilemedi.
"Her şey Allah'tan." dedi Cihan'ın tabağını önünden alırken.
Her tabağa bir cevizli baklava bir de şekerpare konuluyordu. Fakat Cihan sadece şekerpare seviyordu. Cihan'ın baklavasını kendine alıp, kendi şekerparesini onun tabağına koydu. Aldığı gibi önüne geri bıraktı.
Kafasını hafifçe sağa sola sallayan Cihan gülümsedi o anda. "Her şey Allah'tan."
Cihan'ı daha da neşelendirmek istedi Aliye. Küçüklük anılarını anlatmaya başladı.
Çaktırmadan Asiye'nin kulağına fısıldadı Zülal. "Nesi var bunun? Daha dün eline versek Cihan'ı parçalayacaktı."
"Var bunda bir iş, dur sen hele."
Ufak çaplı bir kahkaha attı Cihan ise. Herkes gülerken cevap verdi.
"Az başıma bela değildin Aliye Hanım."
"Ama o zaman..." derken cümlesi koşa koşa gelen Taha'yla yarım kalmıştı Aliye'nin.
"Abloşlar! Eniştem dedi ki söyle ikiz delilere gelsinler. Önemli bir şey konuşacakmış sizinle."
Kaşlarını çatan ikizler aynı anda başladılar konuşmaya.
"Ne olmuş- Ne oldu da?"
Behiye telefonunu çıkardı cebinden. "Durun ben anneme sorayım." Son aramadan Cemile Hanım'ı aradı. "Anne kız ne olmuş? Eniştem ne yapacak ikizleri?" dedi nefes bile almadan. Sonra sabit tuttuğu yüzüyle 'tamam' deyip kapattı telefonu.
"Ee?"dedi Benan merakla.
"Yok bir şey, çayları toplattıracakmış."
"Ha. Ben de yardım edeyim o zaman," deyip ayaklandı Zülal ikizlerle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zakkum Çiçeği ~BİTTİ~
General FictionKızılhan Surları... İçinde kocaman bir aile. Dışında kalın surlar. Derinlerinde ise can yakacak olan sırlar. Kızılhan surları yıllar sonra yalanları farketmeye başlayan çocuklarının büyümesiyle alacaktı ilk darbelerini. Ve her şeye rağmen aşka tutu...