"Bu Feryal, Samet, Selin ve Ali. Feryal sana bahsettiğim, sana yardımcı olabileceğini düşündüğüm kişi."
Feryal diye tanıştırılan kız elini kaldırıp selam verdi. Oldukça sıra dışı bir görünümü olmasına rağmen çok sıcak bir selam vermişti bana. Feryal'in rengarenk, rastalı saçları, burnunda hızması, kollarının birkaç yerinde dövmeleri vardı. Kıyafetleri de saçları gibi rengarenkti. Kırmızı bir atlet, altına rengarenk bir şalvar giymişti.
"Selam Melek. Seni ilk gören bendim bu arada." Ayağa kalkıp yanıma yanaştı, kolunu omzuma attı. Kulağıma eğildi."Buraya ilk geldiğimdeki halim gibisin. Kaybolmuş gibisin ve yardıma ihtiyacın olduğu öyle belli ki..."
İznim olmadan bana dokunulmasından pek hoşlanmıyor olsam da Feryal'in dokunuşundan rahatsız olmamıştım. Sıcacık gelmişti hatta. Kolunu omzumdan indirmeden beni kendi yanındaki bir sandalyeye oturttu. Bir annenin evladını süzüşü gibi beni baştan aşağı süzdü.
"Nerelisin?"
"İstanbul."
"Aslen nerelisin?"
Bunu Samet denilen sarışın çocuk sormuştu. Temiz ve hoş bir yüzü vardı. Gözleri badem şeklinde, güzel bir kahverengiydi. Kısa kollu gömleğini en üst düğmesine kadar iliklemişti.
"Sanırım sadece İstanbul. Ailem yaklaşık 700 senedir İstanbul'daymış. Annem bu durumla her zaman övünürdü."Geçmiş zaman kullanmış olduğumu fark edip kendimi rahatsız hissettim. Diğerleri fark etmemiştir inşallah.
Köşede bana selam vermeyen ve benimle tanıştırılmayan çocuk aniden yerinden kalktı. Hala benimle en ufak bir ilgilenme belirtisi göstermemişti. Bana bakmamıştı bile...
"Ercü ben kaçıyorum, eve gelmeden önce ararsınız."
Sonra yanımdaki sarışın ve çok güzel kızın elinden tutup kapıdan çıktı. Bana mı öyle gelmişti yoksa kapıdan çıkmadan önce kızın poposunu mu avuçlamıştı?Hemen başımı çevirdim.
Feryal az önceki inanmaz bakışlarımı komik bulmuştu anlaşılan. Kocaman gülümsedi.
"Bu grupta kafaya takmaman gereken tek adam o işte. Dangalak herif!"
Ercüment kaşlarını çattı.
"Feryal!"
Feryal o sırada daha önceden sarıldığı belli olan bir sigara yakmıştı. Derin bir nefes çekip Ercüment'e tek gözünü kapatıp baktı.
"Hah, sen de onu koru hemen. Ev sahibin ya... Ahhh pardon ev arkadaşın ya(!) Onu başımıza en başta sen sardın. Buraya gelmesin ve orospularını getirmesin diyorum, bunun hangi kısmını anlamıyorsun?"
Ercüment gergin görünüyordu şimdi. Bana kaçamak bakışlar attı.
"Feryal, sonra konuşalım, lütfen."
Feryal omuz silkip sigarasından bir nefes daha çekti.
"Ne? Yalan mı söylüyorum arkadaşlar? Herif sürekli küçük dağlar onun kişisel çalışmasının ürünüymüş gibi dolanıyor. Kaba ve sığ. Bence konuşmaması cool oluşundan falan değil, o kadar aptal ki konuşacak kelime bulamıyor. Hep de bir kötü çocuk tavırları... Bu kadınların nesi var? Adam onlara kötü davranıyorsa aşıktır klişesini kadınlara kim ezberletti? Adam kötü davranıyorsa aşık değil dangalaktır, öküzdür, sosyopat bir ruh hastasıdır. İyi adamlar bu herifler yüzünden kötü olmayı marifet sanmaya başladı! Kadın cinayetleri arttı bunların yüzünden. Erkek kadını kendisinin tapulu malı falan zanneder oldu. Nereye baksam 'erkek sahiplenecek ağğğbiee, kolundan tutup götürecek' diyen beyin gelişimini tamamlamamış kızlar var. Kıracaklar ağızlarını, haberleri yok! Biz de burada kıçımızı yırtalım anca, 'kadın bireydir, önce kendinizi bulun, negatif ayrımcılık da pozitif ayrımcılık da olmaması gereken şeylerdir' diye. Sonra herkesin gözünde 'pis feminik' olalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melek Rüzgarı
Teen FictionKül kedisi olmak bana göre değil. Ben hayatımı değiştirmek için hiç tanımadığım, üzerimde güzel kıyafetler olmadan beni tanıyamayan bir salağa aşık olduğumu sanıp onunla evlenmem. Adam prens olsa bile. Bu güçlü bir kadının yeniden doğuş hikayesi. Ye...