Bu hiç beklemediğim teklif sonrasında geceyi içimde olup bitenleri çaktırmadan tamamlamak zorunda kalmıştım. Ulaş beni eve bırakana kadar bir daha hiç bu konuyu açmadı. Anlamıştım aslında amacı sadece ciddi olduğunu söylemekti. Beni seviyor ve hayatını benimle birleştirmek istiyordu ve bunun için bekleyecekti. Ben kabul edene kadar bekleyecekti ama ya kabul edemezsem? Ulaş'ı onunla evlenecek kadar seviyor muydum? Onunla evlenmek hayat savaşıma yalnız devam etmemek demekti ama bunun için hazır mıydım? Nereye kadar bekleyecekti ki beni? Sıkılmayacak mıydı en sonunda? Aylarca beklerim demişti ama ya yıllar sürerse? Ben zaten bir kere hayatıma giren ilk erkekle evlenmiştim, şimdi de hayatıma giren ikinci adamla mı evlenecektim? Ya hiç evlenmek istemezsem? Bunu, onun kalbini kırmadan Ulaş'a nasıl açıklayacaktım?
Birilerine anlatmak istiyordum bu durumu ama henüz kendim bile tam anlamıyla sindirememiştim. Duş alıp üzerimi değiştirdim. Derin bir uyku bana iyi gelebilirdi. Bu konuda neler hissettiğimi anlamadan birilerine anlatmamaya karar verdim.
Mert ertesi gün bir sorunum olduğunu anlamıştı elbette. Üzerime pek düşmedi ama merak ettiğini görebiliyordum.
"Ulaş'la kavga mı ettiniz?" dedi en sonunda dayanamayarak.
"Yoo, etmedik."
"Tatilden bahsettin mi peki?"
Sabah uyanır uyanmaz bu konu daha fazla uzamasın istediğim için tatil konusunu açmıştım Ulaş'a. Üzerime gelmek istemediğinden olsa gerek gayet anlayışla karşılamıştı.
"Anlattım evet. Sıkıntı çıkarmadı."
"Hayret."
İlk defa Mert'in Ulaş hakkında olumsuz sayılabilecek bir yorum yaptığını duyduğum için şaşırmıştım şimdi.
"Niye öyle dedin?"
"Ne bileyim, bazen Ulaş bazı konularda çok müdahaleci olabiliyor."
"Poyraz konusunda öyle olduğunu biliyorum."
Mert bu konuyu açtığı için sıkılmış görünüyordu şimdi.
"Poyraz konusunda değil sadece. Aman, neyse boş ver. Bir şey söylemedim kabul edelim."
Ama ben üzerine gitmekte kararlıydım.
"Hayır, ne düşündüğünü öğrenmek istiyorum gerçekten. Mesela başka hangi konularda böyle bir şey gözlemledin?"
Mert artık konuşmaktan başka bir çaresi olmadığını anlamıştı.
"Ne bileyim işte, ufak tefek konularda bile seçimi genelde sana bırakmıyor. Siparişleri senin yerine veriyor, beğendiğin şeyler konusunda genelde negatif görüş beyan ediyor, sürekli senin üzerinde hakimiyet kurmak ister gibi bir havası var. Son söz onda olsun istiyor. Etraftaki herkese senin onunla olduğunu göstermeye çalışıyor. Bunu iyi niyetle yapıyordur belki bilmiyorum ama ben bazen rahatsızlık hissediyorum. Sen farkında değilmişsin gibi görünüyor. Sürekli trajik bir kahraman gibi davranıyor. Cefakar sevgili, her zaman senin yanında, senin yapamadığın şeylerde destekçi."
Suratım asılmıştı şimdi. Evet bazen bana çok müdahale ediyordu ama bu kadar kötü göründüğünü fark etmemiştim daha önce.
"Böyle düşünmemiştim hiç. Kötü bir niyeti olduğunu sanmıyorum."
"Ben de sanmıyorum ama karakteri öyle sanırım biraz. Umarım ilerde senin için sıkıntı olmaz."
Bu yaşıma kadar hayatım hep başkaları tarafından yönetildiği için elbette ileride benim için sorun olurdu bu. Son bir senemi kendi hayatımın iplerini kendi elime almaya çalışarak yaşamıştım ben.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melek Rüzgarı
Teen FictionKül kedisi olmak bana göre değil. Ben hayatımı değiştirmek için hiç tanımadığım, üzerimde güzel kıyafetler olmadan beni tanıyamayan bir salağa aşık olduğumu sanıp onunla evlenmem. Adam prens olsa bile. Bu güçlü bir kadının yeniden doğuş hikayesi. Ye...