Gece oldukça huzursuz bir uyku çektim. Kaç defa uyandığımı sayamamıştım bile. Kötü rüyalar her gözümü yumduğumda üzerime saldırıyordu. Neden böyle patlamıştım aniden bir anlam veremiyordum. İyi olduğumu sanarken geçmişimden gelen tek bir haber beni bu hale getirmişti işte.
Sabah çok erken saatte odama gelen hemşireyle tekrar uyandım. O zaman aniden aklıma gelen bir şey beni çok rahatsız etti. Burası özel bir hastane olmalıydı. Buranın ücretini benim sigortamın karşılayıp karşılamayacağını da bilmiyordum. Karşılamazsa ne gibi bir yöntem bulacaktım hiçbir fikrim yoktu.
Feryal kapı açılınca uyanmıştı. Koltuğun üzerinde uyumaya çalışırken her tarafı tutulmuş olmalıydı. İnsanları bunca zahmete soktuğum için kendimi daha kötü hissettim."Günaydın kuzum."
"Günaydın. Çok rahatsız uyumuşsun. Her tarafın ağrıdı kesin."
"Alışığım ben rahatsız yerlerde uyumaya sen merak etme. Sen iyi ol da. İşe gitmem gerekecek ama. Önce benim yerime bırakabileceğim biri var mı etrafı arayalım. Ben de bir kahve alayım, biraz kendime geleyim."
Benim sınavlarım bittiği için okula gitmeme gerek yoktu ama işe nasıl gideceğimi düşündüm.
"Ben ne olacağım? Nasıl geleceğim işe?"
"Patronla konuştuk biz. Sen bir iki gün dinleneceksin. Yerine geçici biri bakacak. O konuda sıkıntı yok."
İçim rahat etmiyordu ama. Bunca zamandır koştururken aniden durmak korkutucu geliyordu.
Feryal odadan çıktı. Tekrar uyumaya çalıştım ama huzursuzluk uyumama izin vermeyecek gibi duruyordu.
"Günaydın."
Ercü'nün gülümseyen suratını gördüğümde aniden kendimi daha iyi hissettim. Sebebini bilmediğim bir şekilde biraz da utanıyordum.
"Nasılsın Melek kız? Gece eve gitmeden uğradım yanına tekrar ama uyuyordun. Biraz dinlenip geldim ben de. Feryal gidecekmiş. Seni eve ben götüreceğim."
Gelip yanı başıma oturdu.
"Ay Meleek, dün nasıl korktum anlatamam. Peşinden koştum ama yetişemedim. Düştüğünü gördüğümde korkudan ne yapacağımı şaşırdım. Çok kan vardı. Ambulans gelene kadar dondum kaldım resmen. Ambulansta Poyraz'ı aramak geldi aklıma. Biz gelmeden gelmişti bile hastaneye. Kimliğini unutmuşum hatta evde. O hemen gidip aldı geldi."
Poyraz'ın adını duymak yeniden kötü hissetmemi sağlamıştı.
"Poyraz nerede?"
"O getirdi beni ama nereye kayboldu hiçbir fikrim yok."
Bir süre sustuk. Sonra bakışlarımı ellerimden kaldırdım.
"Ercü bu arada... Dün..."
Ercü yerinde kıpırdandı. Bu konuyu şimdi konuşmazsam hiç konuşamayacaktım.
"Daha önce söylemem gerekirdi, farkındayım. Sadece..."
"Önemli değil Melek. Ben sadece daha önce bilip sana daha çok destek olamadığım için üzüldüm. Düşüncesiz cümleler etmiş olabilirim belki fark etmeden. Hepsi için özür dilerim."
İşte olmasını istemediğim şey tam olarak buydu. Beni gücendireceklerini düşünerek düşündüklerini saklamalarından çekiniyordum ben.
"Saçmalama lütfen Ercü. Ben, bana özel davranılmasını istemedim. Senin düşüncesizce davranmış olman söz konusu bile olamaz. Bir daha öyle bir şey söyleme. Tamam kötü şeyler geldi başıma ama herkesin başına gelebilirdi. Ben oturup üzülmek yerine kendim için bir şeyler yapmak istedim, hepsi bu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melek Rüzgarı
Teen FictionKül kedisi olmak bana göre değil. Ben hayatımı değiştirmek için hiç tanımadığım, üzerimde güzel kıyafetler olmadan beni tanıyamayan bir salağa aşık olduğumu sanıp onunla evlenmem. Adam prens olsa bile. Bu güçlü bir kadının yeniden doğuş hikayesi. Ye...