O hafta görüşmediğimiz için Ulaş'a pek çok şey anlatmıştım telefonda. Pastalarımı satacak oluşumu, Feryal ve Mert'in mutluluğunu, yaz okulu sırasında benden özel ders almak isteyen insanların olabileceğini ve bu konuda bir iki telefon almış oluşumu, finallerin iyi geçtiğini ve çok büyük bir sıkıntı olmazsa mezun olacak oluşumu... Ama insanlar gerçekten acayip, bunca haber arasından Ulaş'ın yüksek sesle duyduğu tek şey benim mezuniyet partisine Poyraz'la gidecek oluşumdu. Diğerlerinin üzerinde durmamıştı bile. Sevindim demişti o kadar.
"Hayır anlamıyorum neden illa Poyraz? Başka arkadaşın mı yok? Mert'le gitseydin mesela?"
"Feryal'le aynı fakültede olduğumuz için onun da mezuniyeti aynı gün unutuyorsun sanırım. Mert onunla gitmek isteyecektir."
"Yalnız gitseydin sen de? Onlarla gitseydin?"
"Ulaş gerçekten bunu tartışmaya devam mı edeceğiz? Yanımda bir arkadaşımın olmasını istedim, yalnız kalmak istemedim, ne var bunda?"
"Ben yanında birinin olmasına takılmıyorum ki. Poyraz olmasına takılıyorum."
"Tanımadığın biriyle gitmeme takılmayacaktın yani? Öyle mi diyorsun?"
"Ben öyle mi dedim Melek? Konuyu neden saptırıyorsun şimdi? Ben Poyraz olmasaydı dedim."
"Ben de nedenini anlamıyorum işte şimdi. Neden? Poyraz benim en yakın arkadaşlarımdan biri. Sırf sen sevmiyorsun diye bana eşlik etmesinden daha az mutlu olacağım biriyle gidemem oraya. Zaten hevesli değilim biliyorsun."
"Gitme o zaman."
Sinirlendiğimi hissediyordum şimdi. Ulaş iyi bir adam olmasına rağmen bazı konularda hayata dümdüz bakıyordu. Beni kısıtlamaya çalışmadığını biliyordum ama Poyraz konusunda her zaman böyle hassas ve kavgacı olacaktı muhtemelen. İkisinin arasındaki problem düşünüldüğünde Poyraz'ın daha saldırgan olmasını beklerdiniz değil mi? Poyraz her zaman pasif agresif bir tutum belirlemişti Ulaş'ın aksine. Çoğu zaman o yokmuş gibi davranıyordu hatta. Ulaş ise her zaman fazlasıyla agresifti bu konuda. Neden böyle yaptığını da çoğu zaman anlayamıyordum zaten.
"Bu konuşmanın bir sonu olmayacak anladığım kadarıyla, bu nedenle konuyu kapatıyorum. Kusura bakma ama sırf sen kıskanıyorsun diye Poyraz'la gitmekten vazgeçmeyeceğim."
Ulaş bir süre sessiz kaldı ve sonra kapatması gerektiğini söyleyerek vedalaşmadan telefonu kapattı. Böyle yaptığında yapılacak en iyi şeyin bir süre susmak olduğunu biliyordum. Sonra bu konu tekrar açılacaktı nasıl olsa. İki taraf da sakinleşmiş olacaktı.
Feryal'le beraber diğer arkadaşlarımızla buluşup neredeyse bütün okul kızlarının elbise aldığı küçük çarşıya gittik. Buradan bir şeyler beğenip aldığınızda başka biriyle pişti olma şansınız gerçekten çok yüksekti ama burası uygundu, öğrenci bütçelerimizi tek gece giyilecek bir kıyafet için çok fazla delmiyordu ve genelde kıyafetler oldukça güzeldi. Kıyafet alışverişini oldum olası çok fazla sevmezdim. Giyip çıkarmak, daracık kabinde sinir krizi geçirmek, dışarıdan çok güzel görünen bir kıyafetin bende güzel durmaması beni kıyafet alışverişinden soğutmuştu. Bir de bugün kalabalıktık ve bunca kadının karar verme süreci de uzun olacaktı. Bu da bana sıkıntı veren bir şeydi. Ama anlaşılan abiye elbise seçmek kalabalıkta daha keyifliydi. Herkese ayrı ayrı yorum yapabiliyorduk ve bu kıyafetleri denemek zevkliydi. Birkaç elbise denediğimde beklediğim kadar kötü olmadığını fark ettim. En sonunda göğüs dekoltesi olan kırmızı bir elbiseyle kısa bir sarı elbise arasında kalmıştım. Yanımda bu kadar çok kız olması, boyum nispeten kısa olduğu için sarı elbiseden vazgeçmemde etken oldu çünkü kızlar bu konuda ağız birliği yapmış gibiydi. Feryal benim diğer beğendiğim sarı elbiseyi aldı. Anlaşılan onun boyu benimkinden daha uzun olduğu için bu elbise ona daha çok yakışıyordu ve boynu benimki kadar uzun olmadığından göğüs dekoltesinden uzak durmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melek Rüzgarı
Teen FictionKül kedisi olmak bana göre değil. Ben hayatımı değiştirmek için hiç tanımadığım, üzerimde güzel kıyafetler olmadan beni tanıyamayan bir salağa aşık olduğumu sanıp onunla evlenmem. Adam prens olsa bile. Bu güçlü bir kadının yeniden doğuş hikayesi. Ye...