Diploma töreni ve mezuniyet partisi geçince arkadaşlarım bütlere kadar evlerine gittiler. Yaşadığımız yer aniden boşalmış gibi görünüyordu. Poyraz bile annesinin yanına gitmişti. Bu nedenle her akşamımı Mert'le ve Ulaş'la geçiriyorum. Ulaş'la aramız düzelmişti. Etrafta kafayı takacağı bir Poyraz olmadığında daha sevgi dolu ve anlayışlı biri oluyordu."Yarın seni güzel bir yemeğe götürmek istiyorum iznin olursa." dedi. Yatmadan önce telefonla konuşuyorduk.
"Bir şey mi kutluyoruz?"
"Mezuniyetini kutluyoruz hayatım. Bunun kutlanacak bir şey olduğunu sanıyordum."
"Öyle elbette. Nereye gideceğiz?"
"Söylemeyeceğim, sürpriz olsun istiyorum."
"Çok pahalı bir yer olmasın lütfen sevgilim. Benim için o kadar masrafa girmeni istemiyorum."
Ulaş durakladı.
"Orasını bana mı bıraksan acaba? Hayatta bir defa mezun oluyorsun. Mezuniyetini göremedim en azından doğru düzgün kutlayalım bırak da."
"Peki o zaman. Sana bırakıyorum her şeyi. Şık mı olmam gerekiyor peki? Ona göre giyineyim."
Ulaş yine durakladı ve bu defa derin bir nefes aldı.
"Şık olmak isteyebilirsin. Ama daha fazla ipucu vermeyeceğim. Yarın gittiğimizde görürsün."
Vedalaşıp telefonu kapattık. Hava çok sıcaktı ve uyuyabileceğimden emin değildim. Biraz bahçeye çıkıp hava almak istedim. Evde yalnız olmak da beni biraz ürkütüyordu. Mert yanımda kalabileceğini söylemişti ama erken kalkıp işe gitmesi gerektiği için reddettim. Şimdi reddettiğim için biraz pişman olmuştum.
Bahçeye çıkıp koltuğa yayıldım. Daha bugün sıkıntıdan yıkayıp kuruttuğum bahçe battaniyelerinden birini üzerime alıp yıldızları izlemeye başladım. Telefonum gelen bir mesajla öttü. Mesaj Poyraz'dandı. Üç gündür konuşmadığımız için merakla açtım.
"Annemin bize güzel bir mezuniyet hediyesi var. Detaylar için gelişimi beklemek istemiyorsan bu mesaja hemen cevap ver."
"Clickbait yapmıyorsun değil mi?"
"Uyumuyor musun?"
"Uyuyamadım, hava çok sıcak. Bahçede oturuyorum."
"Salonda yatsana, klima var."
"Üşümek de istemiyorum."
"Bahçede uyuma. İlaçlanmadı henüz. Üzerinde böcek gezer."
"Hediye diyordun?"
"Bütlerden sonra hepimizi arkadaşının otelinin açılışına davet ediyor. Bir iki gün tatil yapmamızın bize iyi geleceğini düşünüyor."
"Gerçekten mi? Çok sevindim."
"Suratın sabit duruyor değil mi şu anda?"
"Hayır, gülümsüyorum, gerçekten."
"Bakayım."
Sonra görüntülü aramaya başladı. Gülümseyip açtım.
"Bak gülümsüyorum işte."
Poyraz da bahçede oturuyor gibiydi. Benim aksime karanlıkta değildi ama. Üzerine ışık vuruyordu ve biraz yanmış gibi görünüyordu.
"Telefonu açmadan önce gülümsedin değil mi?"
"Hayır."
Beni ne kadar da iyi tanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melek Rüzgarı
Teen FictionKül kedisi olmak bana göre değil. Ben hayatımı değiştirmek için hiç tanımadığım, üzerimde güzel kıyafetler olmadan beni tanıyamayan bir salağa aşık olduğumu sanıp onunla evlenmem. Adam prens olsa bile. Bu güçlü bir kadının yeniden doğuş hikayesi. Ye...