Okuldan çıkınca Feryal'i kapının önünde beni beklerken buldum. Beklediğimden erken kalkmıştı izin gününde.
"Seni işlerinden alıkoymayayım dedim. Bir an önce gidip halledelim."
"İyi düşünmüşsün. Erken buluşmamız benim için daha iyi olur. Biliyorsun daha eve gidip yemek yapacağım."
"Bilmez miyim? Kül kedisi kötü kalpli üvey annesinin gazabından korunmak için her gün işlerini eksiksiz yerine getirmek zorundadır."
"Poyraz kötü kalpli üvey anne olabilir ama Ercü ve Samet üvey kardeşlerim olamaz. Olsalar olsalar benimle aynı masalın içine kapalı kalmış olan Pamuk Prenses ve onun bir cücesi olurlar. Birine cüce dediğimi söyleme ama olur mu?"
"Pamuk Prenses daha ofansif gelmişti bana ama neyse."
Güldük.
"Çok uzaklaşmayacağız zaten merak etme. Sevdiğim bir iki küçük dükkan var. Fiyatları da gayet uygun. Oralara bakalım. Sonra kuaföre uğrayıp şu saç baş işini çözelim. Olmazsa ben Ercü'ye söylerim dışarıdan bir şeyler söylerler bugün. Bir günlük yokluğunla baş edebilirler bence."
Vakit kaybetmeden yakın bir mesafedeki dükkanlara bakındık. Fiyatı uygun ve sağlam görünen bir bot, nar çiçeği renginde bir gömlek, indirimden iki tane kazak ve bir kot pantolon aldım. Biriktirdiğim paranın çoğunu harcamıştım ama bunlar gerçekten ihtiyacım olan şeylerdi. İçimden Poyraz'a palto için bir daha teşekkür ettim. O olmasaydı bir de palto masrafım olacaktı şimdi.
Feryal kendi gibi rengarenk şeyler almıştı. Aldığı kışlık bot bile parlak kırmızıydı. Hiç o kadar renkli giyinmemiştim bugüne kadar.
Tam dükkandan çıkarken uzun, dar, triko bir elbise gösterdi bana.
"Ah, bak bunu da almalısın bence. Akşam dışarı çıktığında falan seni çok güzel idare eder. Rengi de çok güzelmiş."
Kiremit rengi elbiseyi eline alıp üzerime tuttu.
"Çok yakışır gerçekten. Fiyatı da çok fazla değil."
Etikete bakıp başımla onayladım.
"Çok fazla değil evet ama bu ihtiyacım olan bir şey değil. Sadece ihtiyaçlarımı alacağıma dair kendime söz vermiştim.
"Kendine bir hediye almana vicdanın bir şey demeyecektir sanırım?"
Vicdanıma sordum. Pek rahat değildi ama elbise de çok güzeldi. Fazla ısrar etmeden denedim. Kapıdan çıkarken poşetlerimin içindeydi.
"Kuaföre verecek fazla param kalmadı bu arada. İnşallah saç kesimi uygundur."
"Yaa merak etme sen. Hallederiz. Ben de seni baştan yaratacak bir iyilik perisi değilim belki ama kendime göre bir çevrem var benim de. Camdan ayakkabı için söz veremem ama haberin olsun."
Kuaför çok kalabalık değildi. Orta yaşlı, sevecen bir adam bizi karşıladı.
"Feryal'im hoş geldin. Nerelerdesin sen? Uğramıyorsun uzun zamandır. Bak saçlarının rengi değişmiş, parlaklığı kaybolmuş renklerin."
"Sorma Volkan yaa, sınavlar, iş falan derken şu aralar sürekli koşturuyorum. Bak sana bir arkadaşımı getirdim. Melek."
Başımla selam verdim. Feryal açıklamaya girişti.
"Volkan annemin okul zamanından arkadaşı. Annem de buradan mezun biliyorsun. Annemin gittiği kuaförde çalışıyormuş. Ben de burayı kazanınca annem beni kuaför arama derdinden kurtardı saolsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melek Rüzgarı
Teen FictionKül kedisi olmak bana göre değil. Ben hayatımı değiştirmek için hiç tanımadığım, üzerimde güzel kıyafetler olmadan beni tanıyamayan bir salağa aşık olduğumu sanıp onunla evlenmem. Adam prens olsa bile. Bu güçlü bir kadının yeniden doğuş hikayesi. Ye...