Aradan iki hafta geçip okullar açıldığında Ercüment ve Samet eve döndü. Düzenimiz kaldığı yerden devam etmeye başlamıştı. Her gün aynı şeyleri yapmak başka insanları biraz sıkabilirdi belki ama ben halimden gayet memnundum. Günler olaysız geçiyordu. Bu benim için güzel bir şeydi. Bütün hayatıma yetecek kadar olay yaşamıştım zaten ben bu yaşıma kadar. Gelecek için plan yapmamaya çalışıyordum bir taraftan da. Okulu bitirmeye odaklanmıştım sadece. Daha sonra neler olacağını yaşayıp görmek gibi bir hedefim vardı. Daha önce yaptığım planların nasıl yerle bir olduğunu gördüğüm için hayat tarzımı böyle belirlemeye karar vermiştim.
Bu süre içinde ağabeyimin durumunun düzeldiğini öğrenmiştim. Keyfimi biraz olsun yükseltmişti bu haber.
İzin günlerimi normalde iple çekerdim dışarı çıktığım ve Ulaş'la görüştüğüm için ama bu hafta Ulaş ailesinin yanına gitmişti ve benim pek fazla yapacak bir şeyim yoktu. Okuldan döndükten sonra sırf vakit geçirmek için pasta yapmaya başladım. Evdekilere bir süredir tatlı yapmadığım için bu konuda üzerimde baskı hissediyordum. Ulaş bazen bir şeyler getiriyordu ama Poyraz bunları yemeyi reddettiği için ona özel bir şeyler yapmak zorunda kalıyordum.
"Ne pişiriyorsun?"
Poyraz'ın aşağıya indiğini fark etmediğim için irkildim.
"Pasta yapıyorum."
"Sonunda yalvarmalarıma acıdın demek. Bir şeyi uzun süre istersem alabileceğimi mi göstermeye çalışıyorsun?"
"Öyle de denilebilir."
"Bugün evdesin değil mi? Dışarı çıkacak mısın?"
Omuz silktim.
"Herkes çalışıyor."
"O zaman bugün benimle özel bir şeyler yapmak ister misin?"
"Özel bir şey mi? O kısmı tam olarak anlamadım ama sevebileceğim bir şeymiş gibi görünmüyor."
Poyraz kendine kahve aldı ve dirseklerini mutfak tezgahına dayayıp bana bakmaya başladı.
"Sevebileceğin bir şey olduğundan eminim. Israr etmek zorunda bırakma beni. Ben sürekli yapıyorum, keyif aldığımı söylemeden geçemeyeceğim."
Pastayı pişmesi için fırına atana kadar konuşmadım.
"İşin içinde sen olunca tuhaf bir şey gibi geliyor ama..."
"Söz veriyorum tuhaf bir şey değil."
"İçeriğinden bahsetsen?"
"Annem adına yürüttüğüm bir proje bu. Bu kadar ipucu verebileceğim. Daha fazlası için beklemen gerekir. Sadece sıkı giyin, ayağına da bot giy."
"Peki madem. Merak ettiğim için eşlik etmeyi kabul ediyorum. Ama önce pastanı bitirmem lazım."
"Yemeden bir yere gitmem zaten."
İşler bittikten sonra Poyraz'ın dediği gibi üzerimi giyindim ve yola çıktık.
"Çok uzak değil merak etme. Ben bir iki yer gezmek zorundayım ama senin hoşuna gitmezse önce seni eve bırakırım."
"Nereye gittiğimizi de söylesen keşke."
"Olmaz. Söylersem benimle gelmek istemezsin diye korkuyorum. Daha önce birkaç kişiyi getirmeye çalıştım ama ortamı pek beğenmediler."
İyice meraklanmıştım. Şehrin biraz dışına çıkmıştık şimdi. Çiftlik gibi bir yerin önünde, bir kamyonetin yanında durduk. Kamyonette bir sürü çuval vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melek Rüzgarı
Teen FictionKül kedisi olmak bana göre değil. Ben hayatımı değiştirmek için hiç tanımadığım, üzerimde güzel kıyafetler olmadan beni tanıyamayan bir salağa aşık olduğumu sanıp onunla evlenmem. Adam prens olsa bile. Bu güçlü bir kadının yeniden doğuş hikayesi. Ye...