*Bölüm 20*

44.3K 2.2K 92
                                    

Bunları düşünürken gözlerim dalmıştı. Poyraz'ın hala bana baktığını fark etmem biraz uzun sürdü.

"O zaman her şey yolunda değil mi patron?"

"Patron mu?"

"Anlaşma imzaladık ya."

"Bu beni senin patronun mu yapıyor?"

Poyraz biraz daha rahat görünüyordu şimdi. Oturduğu kanepeye biraz yayıldı.

"Melek sen ne düşünüyorsun bilmiyorum ama bu evin patronu sensin. Sen olmasan bu seneyi nasıl çıkarırdık bilmiyorum. Sen bizi çekip çevirmesen neler olacağını tahmin bile etmek istemiyorum."

Tek kaşımı kaldırıp uzun bir süre Poyraz'ın yüzüne baktım. Sesi alay eder gibi çıksa da yüzünde öyle bir ifade yoktu. Gözlerini kırpmadan yüzüme bakıyordu. Yüzünde o güzel gülümsemelerinden biri vardı.

"Bunun farkında olmana sevindim."

"Farkındayım elbette. İlk başta seni de diğerleri gibi sandığımı itiraf etmek istiyorum. Ama sen onlar gibi değilsin. Bir duruşun var en azından. Kendi ayakların üzerinde durmak için çaba sarf ediyorsun. Bazen keşke ben de senin kadar kararlı olsaydım diyorum. Bütün arkadaşlarım seni çok seviyor. Kimseyi incitecek bir laf ettiğini duymadım bugüne kadar. Ben hariç elbette."

Omuz silktim.

"Ben yalnızca karşılık veriyorum Poyraz. Benimle iyi geçindiğinde ağzımı açıp tek kelime etmiyorum farkındaysan."

Poyraz hala o tuhaf gülümsemeyle bana bakıyordu. Dik bakışlarından rahatsızlık duymaya başlamıştım. Yerimde hafifçe kıpırdandım.

"Hem senin umursadığını sanmıyorum. Yani sana bir şey söylediğimde içinden geçip gidiyor gibi geliyor bazen. Saydam gibisin adeta."

Poyraz'ın gözleri dalmıştı şimdi.

"Belki de sen öyle sanıyorsundur. Belki sen bana her bağırdığında odama gidip ağlıyorumdur. Olamaz mı?"

Yerimden kalkıp mutfağa doğru yürüdüm.

"Olamaz. Dalga geçme benimle Poyraz. Daha az önce konuştuk bu konuyu."

"Belki bu konuda da bir anlaşma imzalamalıydık. Birbirimizle dalga geçmeyeceğimiz üzerine."

Yemek yapmak için hazırlanmaya başladım.

"O zaman bu ev çok sıkıcı bir yer olurdu ama. Şimdi oldukça heyecanlı. Her an küçük görülme tehlikesi beni uyanık tutuyor."

Poyraz da kalkıp yanıma geldi. Benden oldukça uzak bir mesafede durdu. Şimdiden sözünü tuttuğunu göstermeye çalışıyor gibiydi.

"Küçük görmek mi? Ben seni küçük mü görüyorum?"

"Görmüyor musun?"

"Neden küçük görecekmişim tam olarak? Aptal bir kız değilsin, yeteneklisin de, bir hayat görüşün var, insanlara karşı benim asla olamayacağım kadar iyisin, kendi sınırlarına sahipsin ve çenen düşük değil. Sen yükseltilmiş bir versiyon gibisin. Seni küçük görmek aklımın ucundan bile geçmez."

Arkamı dönüp ters ters baktım.

"Sen hala dalga mı geçiyorsun benimle? Yoksa aramızı düzeltmek için beni mi övüyorsun?"

"Senin hakkında gerçekten bunları düşünüyor olabileceğimi neden göz ardı ediyorsun? Belki gerçekten saygı duyuyorum sana?"

"Öyle misin gerçekten? Saygı mı duyuyorsun bana?"

Melek RüzgarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin