Okuldan gelip hemen yemek yapmaya giriştiğim günlerden biriydi. Hafif bir müzik açmıştım ve dans ederek mutfakta bir o tarafa bir bu tarafa dolanıp duruyordum. Zil çaldı. Ercü ve Samet odalarında ders çalışıyordu. Poyraz salonda telefonundan video izliyordu ve kulaklığı takılıydı. Beklediğimiz biri olmadığı için merakla kapıya yürüdüm. Orta yaşlarda bir adamdı gelen. İnanılmaz şıktı ve yaşına göre de oldukça yakışıklıydı.
"Poyraz evde mi?"
"Evet, evde. Kim geldi diyeyim?"
Adam beni baştan aşağı süzdü. Unlu ellerime ve önlüğüme gözleri takılınca dudakları yukarı doğru kıvrıldı.
"Babasıyım."
Ağzım biraz açık kalmıştı şimdi. Kapıyı ardına kadar açtım.
"Buyurun lütfen."
Adam bir şey söylemeden içeri girdi. Acaba önce Poyraz'a seslensem daha mı iyi olacaktı? Bir taraftan da düşünülünce evin asıl sahibini gücendirmemem gerekiyordu.
Poyraz babasını gördüğü anda gözleri büyüdü ve hemen ayağa kalktı.
"Baba. Geleceğinizi haber verseydiniz keşke. Ani oldu biraz."
Babası oturmadı. Etrafa bir göz gezdirdi. Neyse ki her taraf temiz ve düzenleydi. Fırsat bulduğum anda ayak altından çekilecektim. Adam tekrar bana döndü.
"Siz?"
"Melek ben efendim."
İnşallah benden bahsetmişlerdir diye düşünüyordum şimdi. Adamın gözlerinde benden haberi olduğuna dair bir ışık yoktu.
"Melek?"
Poyraz araya girdi.
"Ev arkadaşımız. Bahsetmiştim size."
Babasına siz demesi ilginç gelmişti. Aralarında bir resmiyet olduğunu biliyordum ama böyle bir resmiyet beklememiştim.
"Ah şu aşçı kız. Nasılsınız Melek?"
"İyiyim efendim, teşekkür ederim. Ne ikram edeyim size?"
Adam kanepenin bir köşesine oturdu. Elindeki paltoyu asmak için aldım.
"Sade kahve alabilirim Melek. Teşekkür ederim."
Kibar bir adamdı ama mesafeliydi de. Poyraz suratında ciddi bir ifadeyle babasının karşısına oturdu.
"Poyraz sen?"
"İstemiyorum Melek. Teşekkür ederim."
Poyraz bana teşekkür mü etti az önce? İlk defa onun ağzından bir teşekkür duydum. Durum bu kadar ciddiydi demek.
"Melek Hanım, siz Poyraz'la kendinize de bir fincan kahve hazırlayın lütfen. Sohbet etmek isterim."
Göz ucuyla Poyraz'a baktım. Gözlerini sabit bir noktaya dikmiş bakıyordu. Oldukça dik oturmuştu. Kahveleri hazırlayana kadar çok fazla konuşmadılar.
"İzmir'de bir toplantım vardı. Oğluma da uğramamak için bir sebep göremedim. Asistanıma haber vermesini söylemiştim ama atladı demek."
Poyraz yorum yapmadı.
"Hem böylesi daha iyi oldu belki de. Hazırlıksız yakalanmak iyidir. Sonuçta burası da benim evim sayılır. Oğlumun evine gelirken izin almam gerekmiyordur umarım."
"Hayır, istediğiniz zaman gelebilirsiniz elbette. Evde olmayabilirdim belki diye söylüyorum. Aksi bir niyetim yoktu."
Kahveleri servis ettim. Yanlarında mı oturmalıydım yoksa kibarlık olsun diye mi öyle söylemişti karar veremediğim için onların kahvelerini servis ettikten sonra kendi kahvemle kısa bir süre ayakta dikildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melek Rüzgarı
Teen FictionKül kedisi olmak bana göre değil. Ben hayatımı değiştirmek için hiç tanımadığım, üzerimde güzel kıyafetler olmadan beni tanıyamayan bir salağa aşık olduğumu sanıp onunla evlenmem. Adam prens olsa bile. Bu güçlü bir kadının yeniden doğuş hikayesi. Ye...