*Bölüm 47*

32.7K 2K 83
                                    

Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Soğuk su iyi gelmişti. Şimdi nefes almaya ihtiyacım var gibi hissediyordum.

"Ben biraz hava alacağım." dedim başımda dikilip duran Feryal'e.

"Seni yalnız mı bırakayım?"

"Kabalık olarak algılamayacaksan... Biraz yalnız kalmaya ve düşünmeye ihtiyacım var sanırım."

Feryal durum değerlendirmesi yapar gibi yüzüme bakıyordu şimdi.

"Emin misin?"

Camdan yapılmış değildim sonuçta. Kendi kendime kalıp düşünmeden ne yapmak istediğime ya da bundan sonraki adımlarıma karar veremeyecektim.

"Eminim. Sen bizimkilerin yanına dön. Bir tuhaflık olduğunu fark etmelerini istemiyorum. Onların sorularına verecek bir cevabım yok çünkü."

"Sen nasıl istersen. Çok fazla düşünüp kendini üzme ama. Poyraz yetişkin bir adam, baş etmenin bir yolunu bulacaktır."

Feryal odadan çıktıktan sonra uzunca bir süre kıpırdamadan durdum. Kafamda bir sürü plan dönüp duruyordu ve yaptığım kadar hızlı bir şekilde vazgeçiyordum planlarımdan. Poyraz'ı merak ediyordum. Çıkarken çok sarhoştu ve sinirliydi. Araba kullanmaya çalışmış olabilirdi. Başına bir şey gelir miydi ki?

Fazla düşünmeden telefonumu çıkarıp Poyraz'ı aradım telefonu kapalıydı. Balkona çıkıp orada biraz vakit geçirmeye çalıştım ama zaman akmıyor gibi geliyordu şimdi. Ya kaza yaptıysa? Ya başına bir şey geldiyse?

Sonra yaptığım planların en düzgününe tutundu beynim. Poyraz'ı tanıyordum. Başka biri olsaydı konuşmak için sabahı bekleyebilirdim ama Poyraz saçma sapan bir şey yapma ihtimali en yüksek olan insandı. Belki annesinin evine gitmişti, belki hala buralardaydı, belki annesine bir şey söylemişti. Hemen karar verip, çantamı alıp odamdan çıktım.

Arkadaşlarım nereye kaybolduğumu sordular elbette. Biraz başımın ağrıdığını ve odamda dinlendiğimi söyledim. Şimdi daha iyiydim ve partiye devam edebilirdim.

Feryal arada sırada göz ucuyla bana bakıyordu ama geri kalan herkes inanmış görünüyordu. Hızla etrafı taradım. Ahu Hanım büyük masalardan birinin yanında birileriyle konuşuyordu. Önce ona sormaya karar verdim. Yanına yanaştığımda beni hemen fark etti.

"Meleğim, ne oldu? Yoktun ortalarda?"

"Biraz başım ağrıyordu ama iyiyim şimdi."

"Ben de merak etmiştim seni. Her şey yolunda değil mi?"

"Ahu Abla, acaba Poyraz'ı gördün mü?"

Ahu Hanım biraz düşündü.

"En son senin yanındaydı. Sonra görmedim."

Sonra bana doğru eğilip sesini alçalttı.

"Biraz fazla kaçırmıştı sanırım, görürsen daha fazla içmesine engel olabilir misin?"

Ahu Hanım'ı telaşlandırmak istemiyordum ama sormak zorundaydım.

"Arabayla falan gitmiş olamaz değil mi?"

Ahu Hanım yine düşündü.

"Yok, şoför bıraktı bizi bugün. Poyraz arabayla gelmedi. Geç döneriz, alkollü oluruz diye ben istemedim almasını. Bir sorun yok değil mi kuzum?"

"Yok Ahu Abla, bulamadım sadece. Bakınıyorum o zaman, buralarda bir yerdedir."

Ahu Hanım onaylayıp arkadaşlarına döndü. Poyraz ortalarda görünmüyordu. Çıkış kapısına doğru yürüdüm ve yola çıktım. Etrafta yine kimseler görünmüyordu. Belki taksiyle gitmiştir diye düşünüp kapıdaki görevliye sordum. Bana bir süre önce yürüyerek çıktığını söyledi. Yürüyerek onu aramak saçma geliyordu şimdi ama belki sahile doğru yürümüştür diyerek o tarafa gittim.

Melek RüzgarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin