Kırmızın ateşten geliyormuş
Sana en çok yakışan renktir kırmızı,en sevdiğim
En çok korktuğumdu ateş
Yandım..
Külüm şimdi..
Ay tutulmuştu güneşe
Şimdi mecburi istikamette yol alıyor
Yol mecburi ,gidilen yön mecburi
Güneş artık ısıtmıyor
Işığı söndü ve karardı gece
Katran karası..
Sen kalbimi ayaklarına giydin
Yakıştı mı?
Göklerdeydi bir zamanlar
Gözdeydi haremde..
Yerlerde sürünüyor aşk, yılan misali
Sen koynumdaki yılanmışsın..
Bütün küfrüm sana , birazda dünyaya sövmelerim
Sen alevini alıp ,çekip gittin
Bana külleri kaldı güllerin..
Bana soğuk, rutubetli ve küflü bir gece kaldı
Güneşe hasret..
Gününe eş mi şimdi hasretler.?
Hasretler dahil mi aşka?
Bana sadece bir ben kaldı
Eski kitap sayfalarının arasında hırçın tozlar gibi bir ben
Sana kalansa sadece sen..
Bende çok şey var senden
Sende ne var benden..?
Güneşe aşıktım
Güneş de bana
Aşk demişti çünkü adına ısıtmıştı bedenimi
Yastığım parlardı gece gündüz çünkü doğardı güneş
Silueti vardı birde sevgi dolu gözleri.
Aldı gitti hepsini
Aldı gitti sıcaklığını
Bana kışlar kaldı..
Buz kütleleri kaldı bana
Birde morarmış ve donmuş parmaklar
Çünkü ellerim yalnız kaldı..
Başıma yıkıldı dünya
Uzay çöktü başıma
Güneş indi yere
Ay yalnız kaldı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIZI
ŞiirOkyanuslardan rıhtımlara doğru, son sürat gelen bir kasırgaya tutulmuştum.. O rıhtımlar da değersiz bir mal gibi unutulmuştum.. Yitik ve yıkık bir yoldu varmaya çalıştığım ,bir kalp yarasıydı sarmaya çalıştığım... Ne çare unutulmuştum.... En kötüsü...