Telefonumun sesini duyduğumda heyecanlanmamı dizginleyemeyerek kanepeden yere yuvarlanmıştım.
Kendimi şapşal âşıklar gibi hissetmemin sonucunda gülüp kafamı sağa-sola salladım ve ayağa kalktım.Hızlıca odamda unuttuğum telefonumun yanına gittim ve kimin aradığına baktım. Kalbimin pır pır atmasından anlaşılıyordu Dylan'ın aradığı!
Derin bir nefes alıp heyecanımı bastırdım ve yatağıma oturup çok geçmeden aramayı cevapladım.
"Alo?" dedim sesimin ince çıkmasına saydırarak.
Sahiden, bana ne olmuştu böyle?
Telefonun diğer tarafından gülme sesi geldiğinde tebessüm edip gözlerimi kapattım. Ses tonu mükemmeldi!
"Bitti mi dalga geçmen?" dedim gülmesini durduramayan Dylan'a gözlerimi devirerek.
Gerçi bana kalsa tüm gün dinlerdim de..."Bitti bitti, tamam sustum." Ciddileştiğini öksürerek bildirdiğinde neden aradığını sordum.
"Anneni merak ettim. Nasıl? Iyi mi? Bir şeye ihtiyacınız var mı?"
Gülümsedim kendi gibi kalbi de kocaman olan adamın söylediklerine..."Yok yok, düşündüğün için çok teşekkürler." Uzun süre sessizlik olması beni endişelendirse de Dylan sessizliği bozmuştu.
"Seni seviyorum..."
Nefesim kesildiğinde bu hâlime güldüm. Ben bu birkaç günde çok fazla gülmemiş miydim?
"Bende...seni..." diye fısıldadım çok kısık bir sesle.
Telefonun diğer ucundan yüksek bir ses geldi. Endişe içimi kemirirken Dylan'a seslendim defalarca.
Nihayet birkaç tıkırtıdan sonra sesi duyulunca rahat bir nefes verdim.
"Iyiyim, sorun yok!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alone
FanfictionGönderen: Bilinmeyen Kalbine açılan yaraları iyileştiremem belki, ama o yaraların tarif edilemez acısını beraber yaşamamızı sağlayabilirim. Yada yaralarını papatyalar ile donatabilirim; belki acısı az da olsa azalır diye...