3.0

345 38 27
                                    

"Iıı... kızım... hadi sen şeye git."
Gözlerimi elimdeki elmadan çekip anneme çevirdim, "Neye annem?"

"Şeye ya... Hah! Kütüphaneye!"
Yapmaya çalıştığı şeyi anlamıştım. Beni evden şutlayıp Dylan'ı çağıracaktı ve annem Dylan'ı benden önce görecekti!

"Annem, Dylan bana her şeyi anlattı. Benden önce Dylan'ı görmene izin veremem!" Elmamdan bir dilim kesip ağzıma attım.

"Sen büyüdün de benim söylediklerime karşı mı geliyorsun? Bak alırım terliği elime!" Ayaklarına doğru eğildi beni tehtid ederken.
(Koskoca Holland Roden'ın annesi terlik atıyor, tövbe jsncjajdj)

"Tamam ya, of!" deyip ayağa kalktım ve odama gittim.

Arkamdan ise "Anneye oflanmaz!" diye bağırıyordu. Göz devirip üzerime orta kalınlıkta koyu yeşil bol bir kazak ve siyah kot pantolon giydim. Saçlarımı özenle tarayıp koyu yeşil beremi ve siyah kabanımı giydim.
Telefonumu, bir miktar parayı ve anahtarlarımı cebime koyup yatağımda keyifle uzanan köpeğimi okşayıp burnuna öpücük bıraktım.

Kapıya doğru giderken anneme "Anne ben gidiyorum (!)." diye seslendim.

"Oh, oh git güzel kızım. Keyifli okumalar."

Gözlerimi devirip koyu yeşil botlarımı giydim. Bu gün yine çok uyumluydum sanki!

Hafif şarkı mırıldanarak apartmanın kapısından çıkarken Dylan'a mesaj attım.

Gönderen: Holland
Ben kütüphaneye gidiyorum. Size annemle iyi gıybetler!
[16:34]

O sırada kulağıma başka bir telefondan gelen bildirim sesi duyulunca gözlerimi sonuna kadar açtım.

Kalbim inanılmaz derecede hızlı atarken başımı yavaşça kaldırdım.
Bildirim sesi karşı kaldırımda yere oturmuş benim yaşlarımdaki çocuğun telefonundan gelmişti.

Ve o çocuğun dış görünüşü çok kusursuzdu!
Fark edebildiğim kadarıyla kehribar renkte gözleri vardı. Elmacık kemikleri ve kahve saçları çehresiyle müthiş bir uyum içerisindeydi.

Bu... Dylan mıydı?

-
Yine dayanamayıp işi mizaha mı bağladım ne?

AloneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin