9.6

293 26 11
                                    

Gözlerimi hızla açıp içime dolan tüm suyu yere boşaltırken biri beni kendisine çekip sıkıca sarıldı.
Derin derin nefes alırken burnuma gelen koku beni sakinleştirmeye yetmişti.
O anda belimdeki ellerin titrediğini fark ettim.

"Ç-çok korktum..." diye fısıldadı kulağıma.

Sonra daha da sıkı sarıldı, "Özür dilerim..."

Beni o mu itmişti?
Beni öldürmeye mi çalışmıştı?

Hızla onun titreyen kollarının arasından sıyrıldım ve gözlerimi kehribar gözleriyle buluşturdum.

Çenem titremeye ve gözlerim dolmaya başlarken tüm sinirimle ona tokat attım.

Kafası sağa doğru çevrilirken gözlerini sıkıca kapadı. Bir gözyaşı yanağından aşağıya süzüldüğünde dişlerini birbirine kenetledi.
"Senden nefret ediyorum!" dedim dişlerim arasından.

Zar zor yerden kalkıp oradan hızla uzaklaştım. Gözlerimden birbiri ardına akan yaşları elimin tersiyle silerken hotele girdim.

"Hey, iyi misin?" dedi resepsiyonda çalışan benim yaşlarımdaki çocuk.

"Iyiyim." dedim gözyaşlarımı silerek.

Bana beklememi söyleyip köşedeki dolabı açtı ve içinden orta boyutlarda kalın bir battaniye çıkardı. Yanıma geldi ve battaniyeyi üzerime örttü.
"Soğuktan titriyordun." diye açıkladı.

Burukça gülümsedim, "Teşekkür ederim." dedim acıyan boğazımla.

Omuzlarını silkip gülümsediğinde oradan uzaklaşıp asansöre bindim ve kaldığım kata çıktım.
Aynada son kez kendime baktığımda rimelimin aktığını ve gözlerimin kızardığını gördüm.

Boşverip az önce resepsiyondan aldığım oda kartı ile odanın kilidini açıp içeri girdim.
Kartı duvardaki yerine takıp elektriklerin açılmasını sağladıktan sonra battaniyeyi yatağımın üzerine bırakıp bavulumdan eşyalarımı aldım ve banyoya girdim.

Kapıyı kilitledikten sonra derin bir nefes alıp verdim.
Islak kıyafetlerimden kurtulup duş kabinine girdim.
Ilık su, duygu karmaşamı bir anda eritip yok etmişti.

Omuzlarım rahatlarken gözlerimi kapatıp yaşananları gözden geçirdim. Ben onun Dylan olduğunu düşünürken, onun beni canından çok sevdiğini hissetmeye başlarken o beni ölümün kıyısına kadar getirmişti.

Kim bilir, kim kurtarmıştı beni?
O kişiyi bulup ona çok teşekkür etmem gerekiyordu. Şu an nefes almamı bile ona borçluydum.

Duşta biraz oyalandıktan sonra üzerimi havluyla kurutup temiz kıyafetlerimi giydim. Saçlarımı havluyla kuruturken kapı tıklatıldı.

Kaşlarımı çattım.
Kapıya ilerleyip kapıyı araladım. Başımı dışarı çıkarttığımda sağa-sola baktım ama kimse yoktu.
Kapıyı sonuna kadar açtığımda yerde bir hırka, üzerinde de bir kupa gördüm.

Kaşlarımı daha da çatıp kupayı elime alıp içindeki sıcak sıvıyı kokladım.
Içindeki ıhlamurdu. O sırada kupanın üzerinde yapışkan bir kâğıt olduğunu fark ettim.
Kâğıdı elime alıp üzerinde yazanı okudum.

"Saat 20:30'da hotelin bahçesinde seni bekleyeceğim. Konuşmamız gerek."

-
3 Bin olmuşuuuz!💕
Hepinizi o kadar seviyorum ki!
Iyi ki varsınız!💞

AloneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin