Sarılmak...
Ne kadar da güzel bir şeydi...
Sevgiyi belli etmenin en güzel şekliydi bence sarılmak. En tatlı, en samimi hareketti...Bazen dertlerine derman, bazen yaralarına ilaç, bazen mutluluğuna ortak olmaktı sarılmak...
Dylan ise tek bir sarılmasıyla kalbimin yerinden çıkacakmışcasına atmasına sebep oluyordu. Yüzünü görmediğim hâlde beni öyle etkiliyordu ki...
Dış güzelliğin önemli olmadığını öğretti bana. Belki çok yakışıklıydı, kızların arkasından koşuştuğu biriydi. Ama bu tamamen insanların bakış açısına bağlıydı.
Belki bana dünya yakışıklısı gelen erkek, onların tipi değildi. Veya dış görünüşü benim ilgimi çekmeyen biri herkes tarafından beğeniliyordu.Bunlar gelip geçiciydi işte.
Ama Dylan onun çehresini görmediğim hâlde beni heyecandan öldürüyordu; sesiyle, sözleriyle, elimi tutmasıyla, sarılmasıyla...
Ilk defa bu hisleri yaşayan biri için Dylan çok mükemmeldi. O'nun sevgisi tarif edilemeyecek güzellikteydi...
O'nun gözlerine bakamasam bile tüm gece benimle, bana sarılarak durdu yanımda. Ceketini yere serip ceketin üzerine oturttu beni üşütmeyeyim diye. Sonra çocuklarımız olmazmış falan.
Ben, Dylan ve annem hakkında hayaller kurduk. Hatta Dylan ikimizin gelecekteki çocuklarını bile hayal etmişti!
Söylediğine göre babası bir trafik kazasında hayatını kaybetmiş. Annesi Dylan'ı dünyaya getirirken vefat etmişti. Bunları söylerken sesi öyle masum ve titrek çıkmıştı ki onun heyecandan titreyen sımsıcak ellerini tuttum ellerimle, ona destek vermek için.
Bu hareketim sonucu beni kollarının arasına sıkıca sarmaladı...Annem hastaneden çıkalı iki gün olmuştu. Bu iki gün içinde Dylan durmadan beni aramış ve mesaj atmıştı. Her telefonu açışımda endişeli sesiyle anneme ve bana bir şey olup olmadığını soruyordu.
Annemi annesi olarak görüyordu, annesi olarak seviyordu ve bu beni o kadar çok mutlu ediyordu ki!Onunla tanışalı 1 aydan fazla süre olmuştu ve bana her mesaj atışında kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu!
Beni sıcacık kanatları arasına aldığında kalbinin hızlı hızlı atışını duymak tarif edilemezdi...
Konuşurken nefesinin yüzüme vuruşu tüylerimi ürpertiyordu...Ve ben galiba sevgiyi onda anlamıştım...
Ve ben galiba onu sevmeyi öğrenmiştim...
Ve ben... galiba... ona aşık olmuştum...Hem de yüzünü görmeden...
Gözlerine bakmadan...Galiba o beni kendine âşık etmişti...
-
Hadi yine iyisiniz itiraf geldi sjcjsjjjsmksjck.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alone
FanfictionGönderen: Bilinmeyen Kalbine açılan yaraları iyileştiremem belki, ama o yaraların tarif edilemez acısını beraber yaşamamızı sağlayabilirim. Yada yaralarını papatyalar ile donatabilirim; belki acısı az da olsa azalır diye...